Anadolu’nun çok sevdiğim ve bazı durumlara ‘cuk oturan’ deyimleri vardır; başlıktaki de onlardan biri. Çok önemli, yaşamsal önemi olan bir şeye ulaşmak, elde etmek mümkün olmayınca, ‘artık ben öldüm’ anlamında söylenir ‘ört ki ölem’ deyimi.
Seçimlerden sonra muhalefete oy veren on milyonlarca vatandaşın büyük kısmı eminim bu ruh haline girdi. Aslında ben ve yakın çevrem de ilk anda bu ruh halinde bulduk kendimizi. Sosyal medya, muhalefete oy verip hüsrana uğrayan vatandaşların şaşkınlığı, feryatları, bedduaları.. ile doldu taştı.
Genel duygu, bu despot rejimin artık allem kalem edip seçimleri manipüle ederek iktidarlarını sürdüreceği ve ‘kurtuluş’un uzak ihtimal olduğu yönünde oluştu.
Haksız mı bu insanlar böyle bir hayal kırıklığı yaşamakta; sonuna kadar haklı! Muhalefet seçmene ne dedi, ‘gidin oyunuzu kullanın, gerisi bizde, bu seçimi kazanıyoruz’.. Hakikaten bu kez olacağına, bu despot rejime sandıkta son vereceğimize inandık/inandırıldık!.. Tamam, iktidarın devletin tüm gücü ve imkanlarıyla seçime girdiği, eşitsiz, adil olmayan bir seçime gidiyorduk ama muhalefet partileri de bunu biliyordu buna rağmen kendilerinden çok eminlerdi; son ana kadar her konuşan ‘kazanıyoruz..’ diye haykırdı!.
Sandıklarda hile hurda olacağını bilmiyor muyduk; biliyorduk. İlk kez olmayacaktı ki!.. Ama muhalefet ‘önlemlerimizi aldık’ diyordu. Olmadığını, alınmadığını gördük.
Muhalefetin barış, birlik, demokrasi söylemleri, iktidar kanadının ‘terör’ söylemini alt etmeye yetmedi. Maruz kaldıkları çirkin propaganda yöntemleri için ‘bu kadarını beklemiyorduk’ dediler, oysa beklemelilerdi!.. Somut ekonomik çöküntüyü görmezden gelen seçmen, soyut terör söylemine teslim oldu ve atı alan Üsküdar’ı geçti!.. Bir kez daha!..
Günlerdir her kafadan bir ses çıkıyor, istifa çağrıları havada uçuşuyor. Siyaset önümüzdeki süreçte nasıl şekillenir; kimler nasıl bedel öder veya sorumluluk üstlenip gereğini yapar bilmiyoruz, göreceğiz/görmeliyiz. Ama aylardır üç karışlık hücresinde tek kişilik ordu gibi muhalefet eden, partisinin siyasetine yön vermeye çalışan Selahattin Demirtaş, en son bedel ödeyecek siyasetçi olmalıydı; ilk o oldu!..Başta kendi partisi, bundan herkesin çıkaracağı ders olmalı.
Evet, demokrasi talebimiz bir süre daha rafa kalktı. Ama vazgeçmek yok, ‘ört ki ölem’ demeyeceğiz, mücadeleye devam edeceğiz. Hem bu baskıcı iktidara hem de gerçekleri okumaktan uzak muhalefet partilerinin yönetimlerine karşı mücadele edeceğiz.
9 ay sonraki yerel seçimlere aynı yapılarla gidilirse, yerelde de var olanlar gidecektir. İktidar şimdiden yerel seçime kilitlendi, muhalefet hala analiz yapmakla meşgul!.. Endişem o ki, muhalefet iç sorunlarıyla cebelleşirken, dokuz aylık süreyi iktidar seçime kilitlenerek geçirecek.
Evet tablo iyi değil, ama vazgeçmek yok; her şeye rağmen mücadeleye devam!..