Dr. Osman Sirkeci ve Evren Laçin bugüne kadar çok değerli işlere imza attılar. Sokak ekonomisine ve emekçilerine dikkat çeken tespitler ve faaliyetleriyle özellikle İzmirliler onları yakından tanıyor. Son olarak 2023 yılında milletvekillerinin mesleklere göre dağılımını tespit ederek kıymetli bir tartışma başlatma niyetindeler.
Sirkeci ve Laçin’in tespitlerine göre 2.172.000 çiftçiyi dört çiftçi, 15 milyon emekli nüfusunu  yedi emekli (milletvekili emeklisi olabilir), 14.800.000 işçiyi üç işçi, 6.500.000 sokak emekçisini ise mecliste kimse temsil etmiyor. 119 kişiyle avukatlar ise en çok yer alan meslek grubunu oluşturuyor.

Elbette bir kişinin işçileri temsil etmesi için illa işçi olması gerekmiyor. Hatta işçi olarak girip patron olarak çıkan vekiller de biliniyor. Ancak bu rakamlar bize temsiliyette yaşanan sorunu da göstermiş oluyor. Son otuz yıldır meclise yansıyan temsil tablosu üç aşağı beş yukarı aynı sonuçları verecektir. Böylesi bir mecliste sorunlar derinlemesine ne kadar tartışılabilir? Tartışılan sorunlara çözüm ne kadar üretilebilir?

Bu rakamlar bizlere şunu da açık göstermektedir: örgütlü hareketi zayıf veya zayıflayan “meslek” gruplarında temsiliyet oranı da düşmektedir. Durum hem böyle olduğu için hem de işçi ve emekçilerin, burjuva siyasete yedeklenen ideolojik-politik ablukasından kaynaklı meclis tablosu “süreklilik” kazanmaktadır.
Şükrü Erbaş’ın “benim başımın belası bir şiir” dediği, Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz şiirinde, “Çünkü onlar yanlış partilere oy verirler, Kendilerinden olanlarla alay edip, Tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar” diyerek tartıştığımız konuyu hatırlatan bir tespitin altını çizmiştir. Elbette burada söylenen veya benim anladığım kadarıyla, “kendi sınıfını temsil etmeyen”, “kendisi için olmayan” kesimlere yedeklenilmesi üzerine bir tartışma açmakta… Aynı zamanda bu durumun bilime, felsefeye, sanata, gündelik yaşama yansımalarını eleştirmektedir.

Sirkeci ve Laçin’in tartışmaya açtığı konu geçmişten bugüne farklı biçimlerde ele alındı. Tartışmayı genişletmenin de faydalı olacağı açık. Sahi biz kendimizden olanla alay edip, kendimizden olmayanların peşinden gitmeye devam mı edeceğiz?