Mizah, insanlığın en eski sanat formlarından biridir. Her kültürde ve toplumda kendine özgü bir mizah anlayışı bulunur. Bazı kültürler daha mizahi bir tavra sahipken, bazılarında mizah daha az yaygındır.
Şakacı toplumlar, mizahın günlük yaşamda önemli bir rol oynadığı toplumlardır. Bu toplumlarda insanlar, şaka yapmaktan, nüktedan olmaktan ve gülmekten zevk alırlar. Şakalar, bu insanlarla iletişim kurmak, sosyal ilişkileri güçlendirmek ve stresi azaltmak için kullanılır.
Antik çağ, yaklaşık MÖ 4000'den MS 476'ya kadar uzanan bir dönemi kapsar. Bu dönemde, dünyanın dört bir yanında farklı kültürlere ve uygarlıklara sahip halklar yaşamıştır. Bu toplumların yaşam tarzları, kültürleri, inançları, mizahları ve gelenekleri günümüzden oldukça farklıydı. Bu dönemde, İzmir’in sanayi ilçesi Aliağa'nın bulunduğu bölgede, Lelegler, Karialılar ve Kymeliler gibi antik halklar yaşamıştır.
Antik dünyanın en önemli coğrafyacılarından biri olan Strabon, "Coğrafya" adlı eserinde, Kymelilerin mizah anlayışına ve saflıklarına ilişkin fıkralar anlatır. Bunlardan birinde Kymelilerin kentin kuruluşundan ancak 300 yıl sonra limanlarına gelen yabancı gemilerin liman vergisi almayı akıl edebildiklerini söyler. Kahkaha sever olarak da tercüme edilebilecek bir başlık taşıyan antik çağda derlenmiş fıkralar kitabı Philogelis'da diğer kentlere ve halklara ait fıkraların yanında Kyme kentine ait ve Kymelilerin maceralarını ayrılmış 29 adet fıkra derlenmiştir.
Kymelilerin dile düşmüş bu fıkralardan bazıları şöyledir:
*Kymeli ev satmaktadır evin neye benzediğini göstermek için de temel taşlarından birini yanında gezdirmektedir
*Kymeli bir hırsız bir tefecinin evine girer büyük bir meblağ almayı ummaktadır en ağır senetleri çalar.
* Kymeli, at satmaya çalışmaktadır. Birisi gelip atın dişlerini incelemeye başlar. Kymeli ona der ki ne diye dişlerine bakıyorsun? Keşke yem yediği kadar koşabilseydi de.
*Strabonun aktardığı diğer bir fıkrada Kymelilerin algıları üzerindedir. Devletten aldıkları borca karşılık güvence olarak binaların önündeki revakları rehin koydurmuşlardı. Atanan günde parayı ödemez duruma düştüklerinde bunların içinden geçmeleri yasaklanmıştı. Yağmur yağdığı zaman krediyi verenler insanlık adına bir tellal aracılığıyla revaklarının altına sığınınız çağrısında bulunarak yağışlı havalarda ve vakaların altına girebileceklerini bilirler. Fakat her tarafta söylendiğine göre Kymeliler her yağmur yağışta tellalın çağrısını beklemeden revaklara sığınabileceklerini bir türlü anlamamışlardı.
Gelelim günümüze. Aliağa pırıl pırıl yakamozlarının göz kırptığı deniziyle en beğenilen, ilgi gören yerlerinden biridir. Ancak sanki uzak geçmişin hikayesinin izlerini taşımaktadır Aliağa insanları. Adeta o günlerden bugüne, günümüzün şartları nedeniyle neşesini kaybetmiş, gülüşünü esirgemekte olan insanlar görmekteyim şimdi o topraklarda.