Madem beş kuruş vermeden, destek olmadan esnafı, çarşı pazarı 17 gün kapatacaktınız; arkadaş bunu niye daha önce yapmadınız? Şu geçen süre içinde başta esnaf, toplumun her kesimi yoksulluğun ve salgının dibine vurmadı mı? Bankaların kucağına atılmadı mı?
Şimdi sözüm ona kapanma ile yapılan ne? Günübirlik çalışanların ekmeğini kesmek, 17 gün daha yokluğa mahkum etmek. Fabrikalar üretim tesisleri, adliye, bankalar, kamu kurumları… 16 milyon yine işe gidecek. Belirli zaman dilimlerinde de olsa açık sadece esnaf tümüyle kapalı! İçişleri Bakanlığı genelgesi tatlıcıdan kuru yemişçiye kadar tanımlamış kapanacak yerleri, ‘mış gibi’ yapılan önlemlere bir yenisi daha!
Haa, bu iş iktidara nasıl yarayacak , birincisi ‘dostlar alışverişte görsün’ hesabı ‘kapattık mı kapattık’ diyecekler!.. ‘Krizi fırsata çevirme’ kafasıyla çaktırmadan şeriatın ayak sesleriyle içki yasağına halkı alıştırmaya çalışacaklar! Hiçbir yasaya dayanmayan alkol yasağı, şeriata giden yolda arkadan dolanıp iki puan alma çabasından başka bir şey değil!.. Halkın yaşam biçimine müdahale için, Ramazan’da içkiyi yasaklattık diyebilmek için salgını kullanmak!.. Vallahi kimsenin aklına gelmez ama bunların geliyor işte!..
İkincisi, vaka, hastalık, ölüm sayılarını resetleyip 17 gün sonra pirüpak rakamlarla dünyaya ‘bakın biz üstesinden geldik, şimdi sizin turistler gelsin’ diye çağrı yapacaklar!..Tabii yersen!.. Bir de, içeride aylardır ‘destek verilmesi koşuluyla tam kapanma şart’ diyenlerin de akıllarınca ağzını kapatacaklar!..
Yok böyle bir dümen!.. Esnafın bin yıldır değişmeyen başkanı her devrin adamı Bendevi Palandöken ise ses verir gibi yapıp ‘Ama Cumhurbaşkanına söyleyecek cesaretim yok’ diyerek acziyet ve omurgasızlıkta tavan yapmayı başardı. Esnaf bu yönetimi de bu zulmü de hak etmiyor! Zamanı geldiğinde umarım karşılığı olur.
Körler, sağırlar birbirini ağırlar!
Aylardır beklenen telefon geldi de nasıl geldi!.. Acaba konuşma şöyle mi olmuştur bilmiyorum ama aklımdan geçmiyor değil…
- Yarın Ermeniler için soykırım diyeceğim, şaşırma bak..
- Nasıl ya, hiç değilse eskiden olduğu gibi büyük acı filan deseydin!
- Kurtarmıyor, lobi çok güçlü, bastırıyor, sen de şu Dağlık Karabağ işinde fena taraf oldun. Ermeni lobisi çok öfkeli!
- Bari çok sert olmasın, ortaya karışık olsa…
- Tamam, Türkiye demeyeceğim, sen de cevap verirken abartma bak davalar filan… Biliyorsun!..
Gelişmeler böyle hayali bir konuşmayı doğrular gibi sanki!.. Körler sağırlar birbirini ağırlamış işte!
O gün bu gün, ülkelerin tarihindeki vicdansızlıkları yarıştırma çabası sürüp gidiyor. Her ülkenin geçmişinde kirlilik var, bazılarının bu gününde var, devam ediyor!..
Soykırımı 31 ülke tanımış Almanya, Fransa Rusya… ABD ile 32 oldu ne oldu? Yıllardır konu, Türkiye’ye pres yapma aracına dönüştürüldü ama ABD bir şekilde ‘soykırım’ demekten kaçındı. Sonunda Biden da zayıf ve zafiyet içindeki Türkiye’ye gol attı!.. Kötü dış politika, sağ sola atarlanma, eyy diye başlayan tehdit dili ile ülkelerle ilişki kurma politikası ne oluyor, sonunda ‘soykırım’ olarak yalnızlık olarak dönüyor… İktidarlar geçmişin acılarını kabullenir ve barış dilini kullansa kötü mü olur? Sorun böyle çözülür. Ya muhalefet, sebep sonuç ilişkisine bakmadan iktidarın arkasında hizalanma yarışına girişiyor. Biz ne günah işledik de iktidarıyla muhalefetiyle bunlara mahkum olduk. Bilmiyorum ki!