“Nazım Hikmet Vatan Hainliğine Devam Ediyor Hala”, bir Ankara gazetesinin ‘vatan haini’ başlığı sonrasında yazılmıştı. Tarih, Nazım Hikmet’in vatandaşlıktan çıkartılmasını kaydetti.
Bu ülkede birilerinin vatanı ile bağının ne olduğunu, vatanını ne kadar sevdiğini sorgulamak birilerine verilmiş bir görev olsa gerekti çünkü yıllarca bu görev ifa edildi, halen ediliyor. Vatan sevgisi turnusolleri, her devirde, her dönemde iş başındalar, resmi ve gayri resmi.
Bir tartışma programında, Turhan Feyzioğlu, Behice Boran’a şöyle der; “Söyle bakalım komünist olduğunu”[1]
Behice Boran “Önce siz Türk Ceza Kanunu’ndan 141 ve 142’yi kaldırın sonra ben cevap vereyim” diyor ama bu cadı avı bitmiyor.
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Behice Boran, 1981’de vatandaşlıktan çıkartılıyor. Turhan Feyzioğlu ise 1980 darbesinde 5 saatliğine başbakan oluyor.
***
Ülkenin gerçek sahipleri, ülkenin, toprakların, insan iradesinin, insan ruhunun, insanın tüm dünyalardaki rehberleri, dur durak nedir bilmeden vatana bağlılıkları, vatan, insan sevgileri eksikleri tespit ve eleme çalışmalarına devam ediyor.
Yıl 2020, milli ve yerli bir güreşçinin ve aynı zamanda bir vekilin, bir kamu bankası yönetim kuruluna atanmasını eleştirenlerin vatan sevgisinden haklı olarak şüphe ediliyor.
***
Bir ülkenin vatandaşı olup da başka bir vatandaştan daha az vatandaş olmak. Bazılarına soru sormak kolay ve soruluyor, sorulmakla yetinilmiyor, yargılanıyor, cezalandırılıyor, kınanıyor, hain ilan ediliyor.
Sorular ise en kolay kısmı işin, söyle bakalım sen bu musun? Şunlar hakkındaki görüşlerin neler? Bunu neden şimdiye kadar hiç kınamadın? Bunu kınıyor musun?
Yanıtları ise dinlemeye gerek yok, yafta önceden boynuna asılmış bazılarının.
***
Demokratik ülkede bir grubun diğerinin vatanla olan ilişkisini sorgulamayı haklı bulabilirsiniz. Ancak bu haklılığın biraz olsun meşru olabilmesi için diğer tarafın da sorular sorabilen, sorgulama yapabilen bir yanının olması gerekir.
Mesela bir taraf da sorsa diğerine; Madımak katliamını kınıyor musunuz? Peki Maraş? Çorum? Mesela Susurluk hakkında ne düşünüyorsunuz? Mesela, işkence, Mamak, Ziverbey, Diyarbakır? Mesela, faili meçhuller? Daha niceleri? Bunlar çok politik oldu ise mesela Emine Akçay hakkında ne düşünürsünüz, hani çocukları üşümesin diye saç kurutma makinesini çalıştırıp da yoksulluktan intihar eden anne? Mafyacılık oynayan arkadaşlar hakkında? Demirel’in “bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz dedikleri” hani.
Altın madenleri hakkında, hani suyumuzu, toprağımızı siyanürle zehirleyen?
Ne kadar rahat değil mi sadece bir sorunun ve sorgucunun bulunduğu zamanlar?
Hukuk devleti, soruların sadece birileri tarafından sorulmasına en azından izin vermeyen bir sistemdir, hukuk devleti devletin hukukuna rağmen vatanın kurucu unsuru insanı korur.
***
Türkiye Barolar Birliği Başkanı “Ben devletin menfaatlerini hukuk çerçevesinde korumakla görevli bir örgütün başkanıyım” dedi.[2] Başladı vatan bağlığının sorgusu yeniden ve biteviye.
“Ey adalet, ne korkunç bir umutsuzlukla sıkılıyor insanın yüreği!”[3]
***
Ancak yanıt pek gecikmedi. Bugün Barolar karşı çıktı, bugün savunma yürüyüşe geçti. Hukuk devletinin bir gereği olarak, hukukun durgunluğuna, sessizliğine, inkarına bir çomak sokmak için. Her hukuk ihlalinde, hukuk devletinden alınan her çentikte hukuk için seslerini aldığı boydan çıkartanlar, adalet için yürümeye başladılar.
“Diğer”lerinin sorularını sormak için yürüyüşe geçtiler, diğerleri denilen halk yığının hakları için yürüyüşe geçtiler. Şimdiye değin yaptıklarını bir daha yaptılar ve susmadılar. Soru soracaklar, kimseyi yaftalamak için değil, hakları olduğu için. “Diğer”leri yerine yargılanmak için.
[1] 68'li ve Gazeteci, Yazar: Tuğrul Eryılmaz, Asu Maro, İletişim Yayınları
1 68'li ve Gazeteci, Yazar: Tuğrul Eryılmaz, Asu Maro, İletişim Yayınları
[2] https://www.cnnturk.com/video/turkiye/metin-feyzioglundan-derin-devlet-iddiasina-cevap-video
[3] Suçluyorum, Emile Zola, Çeviri: Tahsin Yücel, Can Yayınları