Işık hızıyla gündemin değiştiği güzel ülkemin batısında, biz İzmir’de yaşayanlar şu sıralar hüzünlüyüz, kızgınız, hayal kırıklığı ve çaresizliğin verdiği karışık duygular içindeyiz.

Yeşil örtüsü olarak zaten çok da zengin olmayan İzmir’in kuzeyinde Karşıyakamız cayır cayır yandı. Her yangının arkasından olduğu gibi yine çok şey söylendi. İhmal, sabotaj, rant, terör örgütü mü yaptı, neden yeteri kadar uçak söndürme çalışmalarına katılmadı… Liste uzayıp gidiyor.

İlk önce 2 gün boyunca alevlerle cansiperane mücadele eden tüm Ateş Savaşçılarına teşekkür ediyorum. Hepsine minnettarız. Tesellimiz falan yok, binlerce canlı evinden yurdundan oldu. Ciğerlerimiz kül doldu.

Hiç de ‘şık’ olmadı

İzmir alevlerle boğuşurken, Türkiye Büyük Millet Meclisi de demokrasimiz için çok önemli bir sınav veriyordu. İktidarı muhalefeti ayırt etmeden söylüyorum, ne yazık ki bu sınavda Meclisimiz tüm unsurlarıyla birlikte sınıfta kaldı.

Önce CHP’den başlayalım. Can Atalay’ın demokratik haklarının verilmesi için son derece cılız söylemler kullanıldı.

TİP adına konuşan Ahmet Şık ise iktidarın ekmeğine yağ sürdü. Hakaret içeren sözlerle meseleyi mecrasından çıkarttı, AKP’lileri bile isteye kışkırttı ve meselenin ortasına kendisini ve kendisine yapılan çirkin saldırıyı oturttu. Artık kimse Can Atalay’ın Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen haksız ve hukuksuz hapiste tutulmasını ve milletvekilliğinin iade edilmesini konuşmuyor. Herkes Şık’a yapılan saldırıya odaklandı.

Şık’ın sözleri ‘şık’ değildi ama İzmirli vekiller Alpay Özalan ve Eyyüp Kadir İnan’ın sokak kabadayısı tavrıyla şiddet uygulamalarına söylenecek söz bile kalmadı.

Bir düşünür medeniyetin tek ölçütü, ‘İnsan zekâsının şiddetin önüne geçebilme yeteneğidir’ demiş. Ne doğru bir söz…

Zekâsını kullananlara selam olsun.

Odalarda ışıksızım

Geçtiğimiz haftanın bizler için bir diğer hayal kırıklığı ise Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) tarafından alınan karar oldu. Bu güne kadar özellikle de yerel basın tarafından her söylemi, her eylemi haber yapılan ve destek gören TMMOB sessiz sedasız aldığı bir kararla kendine bağlı odaların genel kurul ilanlarının gazetelerde yayınlanmayacağını duyurdu.

Bu karar birçok kişi için bir anlam ifade etmeyebilir ancak yerel basın için hayati bir önem taşıyor. TMMOB yaptığı yönetmelik değişikliği ile yasa gereği gazetelere vermesi gereken genel kurul ilanlarını kendi internet sitelerinde yayınlayacaklarını açıkladı. Böylelikle diğer kurum ve kuruluşlar için bir yol açtı, yasada bir gedik oluşturdu.

Birkaç gazete ve meslek kuruluşunun tepkisi üzerine ise saçma sapan bir açıklama yaparak iki yıl sonra yapılacak genel kurulda bu yönetmeliğin değişeceğini kamuoyu ile paylaştı.

Bugüne kadar basını kullanarak kendi doğruları için kamuoyu oluşturan TMMOB’un bu kanunsuz girişimi karşısında yapılacak tek şey var. O da Basın meslek örgütlerinin konuyu yargıya götürerek yönetmeliği iptal ettirmesi. Bu konuda öncülüğü hangi cemiyet hangi sendika yapar bilmiyorum ama biz İZ Gazete olarak da işin peşini bırakmayacağız.

Ali Koç sorunsalı

Bana sorarsanız futbolumuzun son yıllarda en büyük sorunlarından biri de Ali Koç. Geçtiğimiz yıl yaptığı çıkışlarla futbol ikliminde sürekli fırtınalar çıkartan Koç, başarısız yöneticiliğini ortamları kışkırtarak gizleme konusunda çok becerikli.

Geçen sezon yaşanan Süper Kupa fiyaskosu, rakiplerine karşı söylemleri… Hafızamız biraz zayıf ama hadi geriye saralım tarihi, bakalım neler yaşanmış…

5 Kasım 2023… Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, Kalamış'taki Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri'nde gerçekleştirilen Yüksek Divan Kurulu toplantısında konuştu. Koç, "Bir gün bizden biri federasyona gidip birini tokatladı diye bir haber çıkarsa hiç şaşırmayın. Ciddi söylüyorum, iş o noktaya geliyor" ifadelerini kullandı.

19 Mayıs 2024 tarihinde Fenerbahçe, Galatasaray’ı Ali Sami Yen’de yener. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, yöneticiler ve futbolcular stadyum boşaldıktan sonra çimlere çıkıp galibiyeti kutlamaya başlar. Bazı Galatasaraylı idareciler sahaya girer Fenerbahçe kafilesine tepki gösterir. Ali Koç’un, Galatasaray Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Eray Yazgan'a, "Buradan çıkmazsan dayak yiyeceksin" sözleri sonrası tartışma büyür. Olayları yatıştırmak isteyen kendi yöneticisi Selahattin Baki'nin yakasını tutarak "Ben sus dedim mi susacaksın" demesi de kameralara yansır.

Ve dün akşam…

Göztepe Gürsel Aksel Stadyumu’nda yine Ali Koç şovunu izliyoruz. Yanında korumaları, dünyaları ben yarattım tavrıyla sahada arzı endam eyliyor. Neymiş, tribüne alınmayan Fenerbahçeli taraftarlara sahip çıkmaya gitmiş. Bir sorun varsa protokol tribününde bunu ev sahibi takımın başkanına, yöneticisine iletirsin. Olmadı, yine o tribünde yer alan Emniyet Müdürü, Müdür Yardımcısı, Vali, Vali Yardımcısı, Stat Amiri kim varsa ondan rica edersin.

Adın Ali diye kendini ‘Ali Kıran, Baş Kesen’ zannedip adaleti kendin tesis etmeye çalışamazsın. Bunun adı tam da tribünlere oynamaktır. Ama yanıldığın bir nokta var. Deplasmandasın ve tribünler Göztepe taraftarları ile dolu. İşte o sırada aklı evvelin biri de çıkar kendi tribününe oynar ve seni itip yere düşürür. Böylelikle sayenizde futbolumuz bir kez daha rezil olur.