Yutkunamamak. Çaresiz kalmak. Bir tuhaf boşluk. Bir devinim ki ne kendi belli ne içinde yerimiz. Çığlıklar çın çın. Kulaklarımızın dibinde son nefes alışverişler… Boğucu, kasvetli bir hava. Vücudumuzun ağır gelmesi. Tükenen söz. Akciğerlerimizin tam ortasına çektiğimiz nefes alev topu. Uzanmak isteyen bir el her yanımız. Sözün yetmeyeceği bir acı: Deprem.
Gözlerimin önü Guernica tablosu. O yoğun vahşetin ve şiddetin tam ortasında bulmak kendini. Guernica, depremle örtüşüyor ve kesişiyor. Her kesişim yeni bir Guernica çıkarıyor. Picasso’nun dediğini yapıyorum: Resme bakan kişiler sembolleri anladıkları gibi yorumlamalıdır.
Sembolleri anladıkça yorumlamayı değil, yaşadıkça anlamanın dengesinde buluyorum kendimi. Guernica’nın o çok ünlü hikayesi geliyor aklıma, kanıyorum.
İtalyan faşizminin, Alman faşistleriyle birleşerek Guernica kasabasında gerçekleştirdiği katliamın eserinin yapılmasından sonra, Hitler, Paris’i de işgal etti. Hitler’in subaylarından biri Picasso’nun atölyesine gitti. Subay atölyede gördüğü Guernica tablosunun fotoğrafını göstererek:
– Mösyö Picasso, bunu siz mi yaptınız?’
Picasso’nun yanıtı:
– Hayır. Siz yaptınız.
Guernica katliamı Alman faşistlerin eseriydi. Picasso sadece onu çizdi: Kaosu, göz yaşını, acı ve ızdırabı.
Tam da bu nedenle nerde bir kaos, acı ve gözyaşı varsa Picasso can bulur. Olayı anlık değerlendirmek yerine, nedenlerini yaratanların-sahiplerinin suratına vurur.
Molozlar arasına sıkışmış acı yumağının nedenini Guernica olmasa açıklayamayacak gibi hissetmenin koşulları tam da buradan geçer.
Rantçıları, o binaların denetimlerini yapmayanları… Bir umut harekete geçirme gayretiyle uyaran bilim insanlarına, kulaklarını para sevdası ile tıkayanları…. Depreme karşı önlem alın diye bağıran insanların sesini duymamak için kulaklarını, görmemek için gözlerini kapatanları… Cebinin dolması hevesine, usülsüzlüklere göz yumanları… Başsağlığı dilekleri arkasına sığınan, “birlik” naraları atan o pis sahtekarlığı görmeli. “Siyaset zamanı değil” diyen bayağı siyaseti. Sorumluluklarından kaçmak için tüm duyguları örtü yapan düşkünleri. Bu acının ve ızdırabın sorumlularının yüzüne Picasso gibi bir tokat vurmalı. Siz yaptınız!