Milletçe bir plastik günü daha geride bıraktık. Kendisi, 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü idi... Sosyal medyada kuş, böcek fotoğrafları paylaşarak bu günü kutlayanların yanı sıra ortada kutlanacak gün olmadığının farkında olup bu alanların değerini ve tehditlerini hatırlatanlar vardı.
Dünya Sulak Alanlar Günü, Ramsar Sözleşmesin’e (sulak alanların korunması yönelik sözleşmelerden biri) üye olan 170 ülkenin her yıl bu alanlara dikkat çekmek üzere çeşitli etkinlikler düzenlediği bir gün. Ortaya çıkma niyeti pek güzel, sözüm yok. Sözüm Türkiye’de sulak alanlar yok olurken “köy yanar deli taranır” haliyle bu günü kutlamaya. Neyi kutluyoruz?
***
Orta Anadolu’da yani bozkırda, sussuz tarımın olması gereken yerde şeker pancarı üretmek için sulak alanlar feda edildi. Ereğli Akgöl’ün 1950’lerde kapladığı alan 24 bin hektar iken kuruya kuruya 3 bine kadar düştü. Şimdilerde alanın su kaynağını, kış aylarındaki yağışlar dışında Ereğli’nin kanalizasyonu ve atık suyu oluşturuyor. Tuz Gölü’nün durumu da farklı değil, ona da Konya’nın kanalizasyonu akıyor.
Dünyanın nazar boncuğu olarak isimlendirilen Meke Gölü, kendisini besleyen Akgöl’ün kurumasından nasibini alıp kurudu. Ama yürekler buna dayanamadı ve Karapınar’dan kamyonlarla kar taşındı.
***
Orta Anadolu’dan çıkıp İzmir’e gelelim. Hemen dibimizdeki Türkiye’nin 14 Ramsar Alanı’ndan biri olan Gediz Deltası’na...
Devletin koruma statülerinin yanı sıra uluslararası sözleşmelerle korunan alan burası. Kurdun, kuşun, balıkçının, çiftçinin ve nicesinin karnını doyuran delta. Bunların hiç biri yokmuş gibi bir kaç yılda bir burası için çılgın projeler peyda oluyor. Biri liman yapmak istiyor, öteki havalimanı, beri ki dev apartmanlar... En son “Körfez Geçiş Projesi ile İnciraltı ve Delta arasına köprü, raylı sistem ve batırma tünel döşeyelim ” dediler. Bilim insanları ve alanı yıllardır izleyen sivil toplum kuruluşları da; “Körfez’deki dip görüşünün düşük olmasından dolayı hangi fay hattının nerede bilinmiyorken bu işi yapmak riskli. Bu proje, İzmir’in ulaşım planlarında bulunmuyor. Gediz Deltası’nın güneyi flamingo başta olmak üzere su kuşlarının beslenme ve üreme alanı”... Dediler de dediler, liste uzun. Açılan davalar üzerine geçtiğimiz yıl bu zamanlar hukuk “bu iş olmaz” kararıyla noktayı koyuverdi.
Konu kapandı sanıyoruz ama pratikte değil... Geçtiğimiz haftalarda İzmir’de üç siyasi partinin il başkanları toplantı yapıp arkasından basına konuştular. AKP İl Başkanı Kerem Ali Sürekli; “Engeller kalktığı süreç içinde bu proje yürüyecek” şeklinde açıklama yaptı. Oysaki projenin ilerleyememe nedeni olan bilim ve hukukun ortadan kalkabilmesi için fay hatlarını yok edecek bir teknolojinin geliştirilmesi gibi mucize niteliğinde bir dizi olay gerekiyor...
***
Hal böyleyken, 2 Şubat’ta biz neyi kutladık?