Ben okudum. Okumamışsanız önceliği Ses Taklitçisi’ne verin; müthiştir, kısacık öyküleriyle sarsar insanı. Sel Yayınları’nda çıkan otobiyografik beşlemesini; Neden, Kiler, Nefes, Soğuk ve Çocuk’u şu geçen zamanlarda okudum. Don’u ise okuyalı yıllar oldu. Bütün o okumalarımın ve araştırmalarımın sonunda neden bu kadar nefret dolu ve ideolojik planda söyleyecek olursak anarşist olduğunu çabucak anladım. Sebep, büyükbabası! Çocuk’ta şöyle diyor onun için: “Büyükbabam kaosu severdi, sadece düşünce bazında da olsa tam bir anarşistti. (…) Büyükbabam sıra dışı ve olağanüstü olan her şeyi severdi, her türlü çelişkiye ve devrimci düşünceye bayılırdı. Çelişkiler içinde yaşardı, bütün hayatı çatışmalara dayanırdı”

Kitabın başka bir yerinde büyükbabası tarafından okula ve öğretmenlere karşı nasıl savunulduğunu şöyle anlatıyor: “Masada her seferinde tartışılan bu sınıf geçme konusunu hiçbir zaman ciddiye almıyordu. Benim sıradan çocuklardan daha zeki olduğumu ama öğretmenlerimin bunu anlayamadıklarını söylüyordu; aptal olan onlardı, ben değildim. Akıllı olan bendim, onlar ise kültürsüzdü. Bize her gelişinde eğitim hayatım masaya yatırılıyor, sonunda da büyükbabamın benim bir dâhi olduğumu söylemesiyle konu kapanıyordu. (…) Tüm okullar, özellikle de ilkokullar, genç beyinleri gelişmelerine izin vermeden yok eden berbat kurumlardı. Okullar, içindeki öğrencileri öldürürdü”

Thomas Bernhard’ın büyükbabası yalnız okullara ve öğretmenlere değil, din kurumlarına da cepheden karşı çıkıyor, bunu sık sık dile getiriyordu: “Büyükbabama göre Katoliklik değersiz bir kitle hareketiydi, tek işlevi dünya insanlarını aptallaştırıp onlardan yararlanmak ve tüm zenginliği elinde tutmaktı. (…) Var olmayan malları satan herkes yargılanır ve hüküm giyer, diyordu büyükbabam, Kilise hariç. Onlar Tanrı’yı ve Kutsal Ruh’u herkesin gözü önünde satar ve cezasız kalır. Sömürenler, çocuğum, ipleri elinde tutanlar eşsiz saraylarda yaşayanlardır. Kardinaller ve piskoposlar hiçbir iş yapmadıkları halde utanmadan para alan kişilerdir. (…) Küçük kasabalar kadar iğrenç bir şey yok, derdi büyükbabam, (oralarda –AY) birkaç adım atmak kirlenmeye, birkaç kişiyle konuşmak mide bulantısına yeterdi. Ya gerçek bir kırsal kesim ya da büyük şehirde yaşanmalıydı.”

1931-1989 yılları arasında yaşayan Thomas Bernhard gerçekten de büyükbabası olan yazar Johannes Freumbichler tarafından bir sanatçı gibi yetiştirilmiş, onun da başta Nazizm olmak üzere bütün faşist ve gerici oluşumlara karşı donanımlı ve nefret dolu biri olmasını sağlamış. Burada uzun alıntılar yaptığım Çocuk adlı kitabında Bernhard, zamanları ve olayları iç içe geçirerek yaşadığı dönemin atmosferini ustalıkla anlatmış.