Bir insan, ülkesine, halkına böylesine düşman olabilir mi? Hele ki o ‘biri’ ülkeyi yönetense, vay başımıza… Bilerek ve isteyerek bu kötülük nasıl yapılır, insanın aklı havsalası almıyor. ‘Ben Müslüman’ım’ deyip, Merkez Başkasına faiz artırımı yaptırma, kurlar ve her türlü mal ve hizmetin fiyatı fırlasın, sonra bir gece ansızın ‘dövize kaçışı engelleme’ adı altında Türk lirasını dolara endeksle, bildiğin faiz işlet ve kurlar çakılsın!..
Ne oldu, mal ve hizmetlerin fiyatı mı düştü, çarşı pazar güllük gülistanlık mı oldu? Akaryakıt, tekel zamları mı geri alındı? Yoo.. Her şeyin fiyatı maşallah yerli yerinde!.. Peki, ağa ile yanaşmasının fıkrasında olduğu gibi adama sorarlar; ‘Biz bu pisliği neden yedik?’ Yedik çünkü yedirdiler!.. Elinde üç beş kuruşu olan küçük yatırımcı kendisini enflasyon ve fiyat artışı sarmalından biraz olsun kurtarabilmek için haliyle dövize abandı. Onlar üç kuruş tasarruflarını koruduklarını sanırken, TL’yi dolara endeksleyen iktidar ülke üzerinde oynadığı kumarda el artırdı. Kumar masasında artık sadece yaşayanlar değil borçlandırılan üç kuşak sonrası, doğmamışlar bile var!..
Peki kimler kazandı dersiniz her zaman olduğu gibi spekülatörler!..Gelmekte olanı bilenler, kendi çevreleri hatta mutlaka kendileri kazanan taraf oldu. Daha karar alınmadan veya açıklanırken satışlarını yaptılar karları katlayıp düşük kurdan yine stoklamaya devam!
Böyle bir hainlik görülmemiştir ve böyle bir ekonomi yönetimini hiçbir ülke kaldıramaz.
Kurlarla birlikte önce fiyatları uçurtan, halkın sırtına yüklenen örtülü faiz formülüyle kurları düşüren ama artan fiyatlara dokunmayan iktidar acaba erken ya da baskın seçime mi hazırlanıyor, herkes bunu soruyor. Emekli maaşları, 3600 ek gösterge gibi bir kaç konuda göz boyama yaparlarsa seçim geliyor demektir.
Burada muhalefet partilerinin izleyeceği politika daha da önem kazanıyor. İktidar müthiş bir algı kampanyası yürütüyor. Muhalefetin ise son gelişmelere hazırlıklı olmadığı görülüyor. Halkın sırtına bindirilen örtülü faiz bedelini, inmeyen fiyatları kısacası dönen oyunu iyi anlatmak; ‘ekonomi kötü gidiyor, bu da bizi iktidar yapar’ kolaycılığına sığınmaktan vazgeçmek gerekiyor.
‘Seçim kazanmak için her şey mubah’ diye düşünüp böyle davranan iktidara karşı muhalefetin çok daha uyanık, kıvrak ve çalışkan olmasını beklemek hakkımız değil mi?