Gündem değiştirmenin ‘joker’i idam konusu yine pişirildi, önümüze kondu. Genel yaklaşım, ekonomik sorunları unutturmak için raftan indirildiği ve idam cezasının gelmesinin mümkün olmadığı yönünde. Ama bu kez ben öyle düşünmüyorum, artık yapabilirler, çünkü ihtiyaçları var!
Toplumdaki ‘korku dozu’nu artırmaya ihtiyaçları var. Seçime giderken muhalif sesleri iyice sindirme peşindeler. Tabii gerçek maksat yine gizlenecek. Kadın cinayetleri, çocuk tacizleri vs. deyip toplumun hassas duygularını sömürecekler, idamı böyle pazarlayacaklar. Gerekçe böyle sunulunca, toplumdan istedikleri desteği alacaklarını bildikleri için zaten ‘halka soralım’ teranesi yapılıyor.
Ama niyet bu değil! Amaç, kadını ve çocuğu korumak da değil. Öyle olsa İstanbul Sözleşmesini kaldırılmaz, mevcut yasaları adam gibi uygulanıp, saldırganları serbest bırakılmaz. İdam cezasının nereye varacağı belli, muhalifleri sindirmek, yok etmek!.. Hep söyleniyor, idam olsaydı; Ergenekon, Balyoz sanıklarının büyük kısmı idam edilmişti. İlker Başbuğ yaşamıyor olacaktı. Korkum o ki, idam cezasını bu kez getirip toplumda korku dozunu artırmak ve kadını bahane edip muhaliflerin gırtlağına çökmek niyetindeler. Halkı sandığa ‘korku tüneli’ içinde götürmek, maksat bu!
Gazetecilik suç değildir!
Tutsak gazetecilerin bir kısmı tahliye edildi, elbette seviniyoruz ama iktidarın gazeteciler üzerindeki baskı ve sindirme faaliyeti bitecek mi, elbette hayır. Mesnetsiz, tutarsız iddialarla gazeteciler yine mahkemelere taşınacak, hapislere atılacak. Ekranlar karartılacak, iktidara biat etmeyen her yayın kurulu bu baskıdan nasibini alacak. Çünkü gerçeklerin yazılıp söylenmesine artık hiç tahammülleri yok. Oyları düşerken, baskıları artıyor; tek çareleri korkutmak, sindirmek! Biz, her zaman olduğu gibi “gazetecilik suç değildir” diyoruz ve düşünce ifade özgürlüğünün en değerli insan hakkı olduğunu savunuyoruz.
‘Ayakta yolcu almayın’ cinliği!
Tek adam diyor ki, ‘toplu ulaşımda ayakta yolcu alınmayacak, maske takmayan ceza ödeyecek’… Yine pik yapan salgın için aldıkları önleme bak! Bunların işleri güçleri şeytanlık yeminle. 3 büyük şehirde binlerce vatandaş işine gücüne toplu ulaşımla erişiyor ve bunun yoğun saatleri belli. Ne yapacak belediyeler, işine giden vatandaşı otobüse, metroya almayacak mı? Belediyelerin elinin altında fazladan yüzlerce otobüs, metrobüs, metro aracı mı var?
Bu, vatandaş ile CHP’li belediyeleri karşı karşıya getirme oyunu. Önlem filan değil. ‘Maske zorunlu’ diyor, devlet vatandaşa maske mi vermiş de zorunlu tutuyor? Maske 1 lira, 4 kişilik ailenin maske masrafını devlet karşılıyor mu? Ama takmayandan ceza almayı biliyor! Valla bunlar şeytanın aklına gelmeyecek uygulamalar. Devlet sözüm ona ‘önlem alırmış gibi’ yapıp vatandaşı mağdur, belediyeleri zor durumda bırakma peşinde!
Boyoz geldi, sırada Gevrek ve Çiğdem var…
Yıllardır konuşulurdu Kordon’a nostaljik tramvay yapılması, Başkan Soyer’in de seçim vaatleri arasında yer alıyordu. Aslında maliyeti çok da fazla olmayan ama yarattığı fark fazla olan bir proje nostaljik tramvay. Denizli’de yerli bir firmanın imal ettiği eski fotoğraflardakinin aynısı olan tek vagonluk şirin bir araç. İzmir’e özgü adlar konulmuş araçlara, iyi de yapılmış…
Cumhuriyet Meydanı-Liman arasında gidip gelecek. Şimdilik seferde Boyoz var sonra Gevrek ve Çiğdem de gelecek ve 3 tramvay İzmirlilere nostaljiyi yaşatacak.