Erdoğan, 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Ertesi yıl, ikinci yılın değerlendirmesini yaptı. Medyada yer alan haberde, gazete küpüründe manşet şöyle: "Kaçak yapılara ruhsat verip bağış alıyoruz”
Birçok kez belediye başkanlığına milletvekilliğine aday olup seçilememiş, seçildiği zaman da “tercihli oy” pusulasında kaybetmiş birisi için sürpriz bir yaklaşım mı? Kanımca değil.
Kentsel gelişimlere bakarsanız, küçük burjuvalar, Kuvayi Milliye ruhunu taşıyanlar çılgınlar gibi ülkenin kalkınması için çalışır, çocuklarını eğitir. Kurtuluş savaşında askere gitmemek için çabalayanlar, halkın saf kalbini istismar edenler de “hayali” dualarla paraları toplar, tarla alır. Zaman içinde bu tarlalar arsa olur, okumamış ve çocuğunu da okutmamış kesimler gayrı menkul zengini olarak ortaya çıkar. Arkalarına bazı “yabancı güçler” de geçince, bir kısmı tarikat kurar, şeyh olarak ortaya çıkar, söyledikleriyle saf kalpli halkı yönlendirirler. Bilimden başka ne ararsanız bu kesimde vardır.
Özetle, para tarlada, arsada ve inşaattadır. İşçisi, memuru, müdürü, öğretmeni, öğrencisi bu kesime aydan aya kira öder.
Bu kesime yapılacak en büyük destek, ruhsatsız yapılarına ruhsat vermektir. Erdoğan’ın başbakanlığı ile başlayan yönetim sürecinde 9 kez imar affı çıkarılmasının ana nedeni de budur.
Kaçak yapı, ruhsatsız yapının, neredeyse tamamı yetkin bir mühendis eliyle değil, sıradan inşaat ustaları tarafından yapılır. Mühendise, mimara verilecek paradan yapılan tasarruf, cepte kalan, kazanılmış para olarak kabul edilir. Depremde ve durduğu yerde bina çökerse de “mukadderat” deyip geçerler. Yani bu tür kazanılan paranın neden olduğu can kayıplarının hesabı sorulmaz.
Muhtemelen Kahramanmaraş depreminin belki de 100 bine yaklaşacak can kaybı ve yüzbinlerce yaralısı kamuoyunda tepki ve bilinçlenme yaratana dek…
2019’da, İstanbul’da Yeşilyurt Apartmanı 6 Şubat’ta durduğu yerde çöktü. Yedi kat için inşaat izni alıp, 2 kat kaçak yapmıştı. Binaya yapı kullanım izni verilmemişti ama 1995’te elektriği, sonra da suyu bağlanmıştı. Çökme sonrasında arama kurtarma 5 gün sürdü. 21 Ölü, 14 yaralı vardı.
Arama kurtarma çalışması bitmeden, Erdoğan cenaze törenine katıldı, yaralıları ziyaret etti ve açıklamasını yaptı: “Ben afet demeyeceğim çünkü bu bir afet değil. Bu yıllardır konuştuğumuz, söylediğimiz özellikle bina yapımında kullanılması gereken malzeme konusu, zemin etütleri ve bu etütlere dikkat edilmeden yapılan inşaatlar. Yani ranta yönelik, para kazanmaya yönelik kaçak yapılarla bu bölgede ciddi bir sıkıntıyı yaşadık. 17 ölü ve 14 yaralımız var. Milletimizin kentsel dönüşüm, değişim diye ortaya koyduğu teze sahip çıkmamız lazım. Her şeyi yönetimden beklememek gerekiyor.” dedi.
Daha sonraki imar aflarını dikkate aldığımızda gördüğümüz şudur: İnşaatlar ranta dönük yapılmaya devam etti, kazanılan paralar, yitirilen canlarla birlikte yürüdü.
İnsanların zor durumlarda arkasına sığındığı sözcüklere de dikkat etmek gerek. Yeşilyurt apartmanının çökmesi sonucu yaşamını yitirenler için, Erdoğan şu sözcükleri seçti: "Bu bina enkazının altında kalmak suretiyle şehadete ulaşan meyyit ve meyyitelere Allah'tan rahmet diliyorum." Benzer sözcükler Kahramanmaraş depreminde yaşamını yitiren AKP Adıyaman Milletvekili Yakup Taş ve ailesi için de kullanıldı. Erdoğan Taş ailesine başsağlığı diledi, "Allah sabırlar versin. Rabb'im inşallah Yakup kardeşimizi, şehitler sınıfına dahil eder. Tabii Hanımefendi de aynı şekilde bu şehadet şerbetini içti. Bütün Taş ailesine en kalbi duygularla selam ve sevgilerimi gönderiyorum.” dedi.
16 Şubat sabahı itibarı ile ölen diğer 36 binden fazla ölü için şahadet kullanılmadı. Kanımca depremde ölenler için şahadet değil, cinayet demek daha doğru.
Yeşilyurt apartmanı yıkımı sonrasında çıkartılan tüm imar afları şunu anlatır; inşaatlar yine ranta dönük yapılmaya devam etti, paralar kazanıldı, canlar yitirildi.
Bir anımsatma yapayım: Ahmet Necdet Sezer ve diğer cumhurbaşkanları örtülü ödenekten artan parayı hazineye aktarıyordu. Erdoğan seçildiği yıl sonunda kalan parayı sıfırladı ve şunun gibi bir şeyler söyledi: Tahsis edilmiş parayı neden iade edeyim.
Devleti yönetmeyi inşaat sektörüne bağlayıp, “beşli çete” anlayışına destek verenler, son depremde bu anlayışın çöktüğünü gördü ama gözleri doymuyor. Yine inşaat yapıp yandaşları palazlandırmak isteyebilirler ama şimdi yolun sonu çıkmaz!