Dünyanın birçok bölgesinde bazı mevsimlerde ısının çok yükselmesi nedeniyle bitki örtüsü daha kolay tutuşuyor ve yangın süratle yayılıyor. ‘Bir kıvılcım yeter’ dedikleri ortamda tam söndürülmeden bırakılan mangal ateşi, söndürülmeden atılan bir sigara on yıllarca yılın emeğini bir ihmal ile yok ediyor.
Bir de kasıtlı yakılan yerler var ki, yangın sonrası oralarda tatil komplekslerinin fışkırdığını görüyoruz. Sosyal medyada ilgi çeken bir paylaşımı aktarayım: Yangınları PKK’lılar çıkartıyor, ancak inşaatların hepsini AKP’liler yapıyor. Tabii ki yangınları çıkaranların hepsi böyle değil, fakat yangın sonrası sahil kentlerinde yapılan inşaatların tümü iktidar ile ilişkili.
Yangınların söndürülmesine gelince; beceriksiz bir yönetim ve eksik yangın söndürme donanımı var. Beceriksizlik işin başında olanların orman dinamiğini bilmemelerinden kaynaklanıyor. Sözcü’nün haberine göre, Orman Bakanı 49 danışmanla görev yapıyor. Danışmanlardan birisinin 47 suç kaydı, diğerinin 64 suç kaydı var ve resmi belgeye göre sahtecilikten 1 yıl hapis yatmış, et-süt birliklerini yönetiyor. Birincisi ihaleye fesat karıştırmak ve hırsızlıktan cezaevine girmiş, adam öldürmeye teşebbüsten yargılanıyor
Tarım ve Orman bakanlığında bu kişiler hangi becerilerini kullanır acaba?
Sosyal medyada burnuna bir şeyler çekerken resimleri yayınlanan iktidarın çalışanları, ‘pudra şekeri çekiyordum’ dedi, kanında kokain çıktı. HES’e karşı çıkan köylülere jandarma ablukası ile iş makineleriyle saldıran işverenler, camdan manken atan siyasiler bu iktidarın uygulamalarından seçmeler.
Seller ise sadece Karadeniz’in değil, tüm ülkenin korkulu rüyası. Dere yataklarına yapı yapılmasına göz yuman, fay hatlarına bina yapımını görmezden gelen iktidarlar ölümü insanımızın önüne koyuyor.
Erdoğan CNN Türk’te 11 Ağustos akşamı konuştu. Karadeniz Bölgesi'ndeki yağışlardan sonra otaya çıkan sel felaketi nedeniyle vatandaşları uyardı. Erdoğan, "Vatandaşlarıma bir şeyi hatırlatmak istiyorum, zorda kalmadıkça karayollarını tercih etmeyin, çünkü her an heyelan olabilir." dedi.
Altında 13 uçak, yüzlerce araç ve yanında binden fazla koruma olan bir lider, selin yıktığı köprüden evine gitmeye çalışacak vatandaşların helikopterlerinin olduğunu düşünüyor herhalde.
Erdoğan “Önümüzdeki yıl belki kendimize ait uçağımızı satın alacağız. İtfaiye noktasındaki ekibimizi, filomuzu çok daha güçlü hale getirmiş olacağız." dedi ama bunun 10 yıl önce yapılması gerekirdi. Ormanları yok ettikten sonra, doğayı katledip sellerin vatandaşın evini alıp götürmesine yol açtıktan sonra bu sözler yerine getirilebilir mi? Tabii ki hayır!
İktidar vatandaşın “gazını” almak için ‘edeceğiz, yapacağız’ diyor. Aslında değişen bir şey de olmuyor.
İktidarın çevresine üşüşmüş asalaklar var. Bunlar üretim ve dünya ile serbest rekabet için çabalayanlar değil. Tam tersine ne bulursan al, kime satarsan sat. Bu iktidarın şemsiyesinin altına gir, selamünaleyküm de, namazını öne çıkar, vatandaşı yol. Bazı bakanlara ve danışmanlara bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Tosuncuk Mehmet de cabası
Ayrıca, Cumhurbaşkanı kararnamesi ile bakanların yürüttüğü kanunlar bir kenara itiliyor. Bir örnek vereyim: 19 Şubat 2020 tarihinde yayınlanan Türk Gıda Kodeksi bazı ürünleri yasaklıyor: “Aroma vericiler veya bal eklenerek bal aromalı şurup, çam aromalı şurup, ballı şurup ve benzeri bal izlenimi veren ürünler.”
Oysa Cumhurbaşkanı Kararı ile (30 Temmuz 2021, 31554 sayılı Resmi Gazetede 4321 No’lu CB Kararı) Bosna Hersek Menşeli Bazı Ürünlerin İthalatına tarife kontenjanı koyuyor ve suni balı (tabii bal iIe karıştırılmış olsun olmasın) listeye koyuyor. (G.T.İ.P. poz 17.02)
Suni balın ülkede üretimi ve satımı Türkiye’de yasak ama Bosna Hersek’ten ithali serbest, hem de 20 bin ton. Yerli arıcıların geleceği karartılsın, Erdoğan’a ulaşan ve kararı imzalatan sahtekârlar milleti dolandırsın, zehirlesin, malı götürsün.
Bu soygunlar ve neden olunan ölümler ilk seçimde son bulmalı.