İz Gazete, kuruluş sürecinde yer aldığım üçüncü günlük gazete… Yeniden mesleğe dönmek, yeni bir gazetenin doğumunda yer almak, yine yazmak, üretmek!.. Ümit Kartal kaptanlığında genç ve dinamik kadro bana bu yolu açtı, diliyor ve umuyorum ki İz Gazete’nin de yolu çok açık olur, uzun yıllar basında demokrat yurtsever yayın ilkelerinin örnek temsilciliğini üstlenir.
Tüm hak ve özgürlüklerin yok sayıldığı günümüzde, demokrat, insan hak ve özgürlerini, hayvan haklarını savunan, çevreyi, doğayı korumayı hedefleyerek yola çıkan bir gazetenin işi kolay değil elbette. Baskılar olacaktır!.. Ama inanıyorum ki İzmir’in bu konuda duyarlı tüm kesimleri İz Gazete’yi yalnız bırakmayacak, destekleyecektir.
Zaten umut ve dayanışma olmasa iyi ve güzel şeyler tomurcuk verir mi?
İzmir’i sevmiyorlar hatta nefret ediyorlar!..
Kaz dağlarındaki doğa katliamına çok üzüldük değil mi? Canımız, ciğerimiz yandı, oralara gittik nöbet tuttuk tüm ülkeye bu rezaleti anlatıp kamuoyu oluşturduk mu? AKP yine suçüstü yakalandı mı? HEPSİNE ‘EVET’
Sonrasında bize ‘ öyle olmaz böyle olur, bak size Kaz Dağlarını unutturacak bir yangın verelim de görün’ mü dendi ? Cevabı İzmirliler versin artık…
Ege Bölgesinin farklı kesimlerinde başlayıp İzmir’i çevreleyen ormanlarla devam eden ve bir türlü kontrol altına alın(a)mayıp günlerce süren yangınlar, bu işin tesadüf olmadığını gösterdi. Bakalım ihale nerede kalacak, sorumlu kim/ler ilan edilecek!..
Pakdemirli bakan, yangına gece bakmış! Çok faydalı olmuş, THK söndürme uçakları maliyetliymiş, sözleşme yaptıkları helikopter firması çok iyiymiş… Lafı güzaf!
Bunlar İzmir’i hiç sevmezler!.. Sittin sene burada varlık gösteremeyeceklerini bilirler. Bırak sorunlarını çözmeyi, fırsat buldukça da çelme takarlar.
Neden, nasıl çıktığı kimlerin parmağı olduğu belirsiz bu yangınların önüne geçmek için yeterli uçak, donanım, araç vb. ihtiyaçların sağlanmadığı yangın yerlerindeki milletvekilleri ve uzmanlarca açıklandı.
Hadi tedbir yetersizdi, müdahale niye yetersiz? Yanan İzmir ise, varsın yansın mantığı mı?
1922 de İzmir yakıldı, küllerinden şahane bir şehir doğdu. Zamanla, yanan/yakılan yerlerde yeni ormanlar doğar, yakanlardan da hesap sorulur. Yanan onca ağaç ve feci şekilde can veren orman canlısı için sorulur.
Gerginlikten beslen de nereye kadar?..
Son yerel seçim sonuçları, AKP nin zaten zar zor tutan vidalarını hepten yerinden oynattı. Partinin oylarının düşmesi, MHP nin iki dudağı arasında kalması yetmezmiş gibi Kürt oylarının neredeyse tamamen gitmesi!..
Görünen o ki ‘biz nerede hata yaptık’ deneceğine önce Kürt seçmenden intikam planı devreye sokuluyor.
Diyarbakır, Van, Mardin belediye başkanları ortada yasal hiçbir süreç yokken keyfi bir kararla pat diye alınıyor yine kayyuma veriliyor. Son 4,5 ayda bu başkanlar örgüt kurmuşlar, teröre destek vermişler.. Hani kanıtı belgesi, yasal sürece? Hiçbir şey yok!
Peki bu sürede olan ne?
Bu kentlerde bir terör olayı yaşanmamış. Ama en önemlisi önceki kayyum dönemlerindeki şatafat, fahiş harcamalar, tokat gibi yüzlere çarpılmaya başlanmış. Rezillikler gün yüzüne çıkmış.
Eh, sandıktan çıkmanın, halkın parasını iyi kullanmanın, kenti, kentli için yönetmenin ama daha önemlisi verilmeyen oyların bedeli olmalı.
Bedel ne, başkanları görevden almak. Al işte, Güneydoğu yine diken üstünde! haksız uygulamayı protesto edenler hastanelik, sokaklar kaynıyor.
Tam da istendiği gibi; kaos karışıklık, huzursuzluk…
Tüm muhalefet partileri bu bir sınav, HDP ye oldu diye sessiz kalırsan yarın sıra sana gelecek, bu bir test; unutma!