Altılı Masa, 2 Mart’ta imza altına aldıkları cumhurbaşkanı adayını öngördükleri gibi 6 Mart’ta açıkladı.

Gerçekte 2 Mart Perşembe günü yapılan toplantı sonrasındaki gelişmeler hafta sonuna kadar tüm medyada neredeyse birinci haber olarak yer aldı. Eleştiri, tartışma, çatışma ortamından 6 Mart Pazartesi günü uzlaşma çıktı. Kemal Kılıçdaroğlu aday olarak ilan edildi. Üç gündür sevinç çığlıkları atan, nezaket üslubunu bir yana bırakan bazı yazarlar ve konuşmacıların sesi kesildi. Saray da “Biz süprüntü toplamayız” diye, nezaketin sınırını aşan bir “ara nağme” ile ortada kaldı. 

Seçime gidilen bu ortamda, altı partiden oluşan partinin birbirine düşerek parçalanmasını ve çatışmasını bekleyen saray ekibi, şimdi sıkıntıya girdi. Zira, tartışma “mal paylaşımı” kavgasından depremin yarattığı sorunlara ve ülke ekonomisinin yapısının tartışılmasına döndü. Tek kişilik yönetim, seçim dönemine nasıl hazırlanacak, göreceğiz.

Altı parti 12 maddelik ayrıntılı açıklamasıyla, yeni cumhurbaşkanının geçiş sürecindeki çalışma programını da açıklamış oldu. Daha önce açıklanan mutabakat belgesi ise hükümet programı şekliyle ortada.

Son açıklamada, anayasa, yasa, kuvvetler ayrılığı, denge ve denetleme esasları çerçevesinde, istişare ve uzlaşıyla yönetmenin vaat edilmesi çok değerli. 

İkincisi ise “Bakanlıklara paralel olarak kurulmuş Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki Politika Kurulları ve ofisler lağvedilecektir” kararlılığının taahhüt edilmesi.

Tek bir kişinin politika kurullarını ve ofislerini yönetmesi olanaksız. Bu sistemi birileri kurmuş, birilerini işe almış ve birileri çalıştırıyor. Yaptıkları her işi, Erdoğan’ın emriyle yaptıklarını söylüyorlar. Kimin ne yaptığı, neyi amaçladığı seçimden sonra bu sistem kaldırıldığında ortaya çıkacak.

Bir kişinin denetleyemeyeceği açık olan bu sistem, cumhurbaşkanı adına, sorgusuz, sualsiz, denetimsiz neler yaptı acaba? 

Atama bakanlar ise seçilme kaygısı olmadan, dokunulmazlık zırhı içinde ülkenin ekonomik sistemini bozdular. 

Seçimden sonra şimdi yolda selam bile vermedikleri milletvekillerine, parlamentoda oluşturulması olası araştırma komisyonlarında nasıl ifade verecekler, verebilecekler mi, merak ediyorum.

Bunları yapabilmek için seçimi kazanmak şart. Altı partinin hafta sonundaki akıl almaz görüşme trafiği sırasında, yandaş medyanın zafer çığlıkları ters tepti. Şimdi Kılıçdaroğlu ve diğer beş partiden gelen yardımcıları kamuoyunda daha güçlü. AKP’nin mağdur ettiği kesimin seçimin kazanılacağı umudu arttı.  

Unutmayalım, kâğıt üzerinde hesap yaparak seçimi alırlar demek saflık olur. Daha önce Polimetre.com’un açıkladığı seçmen listelerine yazdırılan Suriye, Afgan, Irak kökenli seçmenler var. Bir kolaylık getirildi, internet üzerinden isimlerini de değiştirebildiler. Seçmen listeleri askıya çıktığı zaman, hangisi Suriyeli hangisi Afgan bilemeyeceksiniz. Evinizde bir başka seçmen veya seçmenler kayıtlı mı, bunu sorguladınız mı?  Deprem bölgelerinde sandık / seçmen düzeni / düzeneği nasıl yapılacak? Daha birçok soru, olası seçmen oyunları konusunda çağrışım yaptıracaktır.

Yolun sonu görünecekse, ışığa ulaşıncaya dek sıkı ve örgütlü, dayanışmalı çalışmak gerek.