Fransa’nın nükleeri Fransa’ya başlıklı yazımdan rahatsız olmuşlar. Hem de baba oğul ikisi birden. Hakaret etmişim kendilerine bu yazımla. Emniyete, yedinci kata ifadeye gittim bu nedenle.
Yazımın tamamının arkasında olduğumu söyledim. Tek bir harfini tek bir noktalama işaretini bile değiştirmem!
Hakaret etmeyi ise asla kabul etmem. Bir defa yaşam felsefem olarak, insan onurunun en kıymetli değer olduğunu bilmekteyim. İkincisi, hep söylerim de bir insanın onuru karşısındakinin onuruna verdiği değer kadardır. Hakaret eden hem çaresizliğini hem de kişilik sırlarını ortaya saçar.
İz Gazete’nin internet sitesinden bu yazıma ulaşabilirsiniz. Değil bir cümle bir tek harf hakaret yoktur! Asla da olamaz; hiçbir yazımda da...
SÖZ KONUSU YAZIYI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ'
Aliağa’daki yerel gazetelerde, Gemi Söküm Sanayicileri Derneği GEMİSANDER web sayfalarında ve ulusal gazetelerdeki haberlerden alıntılarla şüphe, endişe ve tepkilerimle sorularımı yazdım.
Amaçları korkularını bastırmak için korkutmak mı? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndaki memurluktan başlayıp, milletvekili, bakanlık, başbakanlık ve Meclis Başkanlığı süreciyle gemi filolarına sahip olan, olabilme üstün başarısını gösterenden neden korkayım ki?
Singapur’da GEMİSANDER’in o günkü başkanıyla rulet çeviren oğluna neden hakaret edeyim ki? Üstelik Covid-19 sürecinde Kolombiya’ya bir koli koruyucu maske götürme cömertliğini ve iyiliğini göstermişken...
Sonra, bir mafya babasının iddialarına inanır mıyım ben? İstediği kadar toplumsal yaşamımızda doğrulanmış olsalar bile inanmam. Yargı kararı yok ki! Türkiye’de yargı kararlarına girmeyeyim değil mi? Türkiye’de savcılar bize varlar.
Neticede ben de insanım. Korkularım var elbette. Öncelikle halka karşı yanlış yapmaktan korkarım. Sonra, ülkeye karşı işlenen suçları görmezden gelmekten korkarım. Hele hele ülke tehlikeli atık çöplüğüne dönüştürülüyorken susmak, en korktuğum eylemsizliktir. Ya yaşam sermayeye katılıp yok edilirken, adam sende demek çok korkunçtur. Ülkeyi orta çağ karanlığına mahkûm edenlerden korkmaktan da korkarım meselâ.
Güzel halklarımızın tarihteki mücadeleleri, onurlu yoldaşlarımın savaşımları ve dayanışmaları, halkların bugünkü uyanışları ve tepkileri beni cesaretlendiriyor.
Ölümden ötesi yok. Yazmaya devam!