Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin verdiği karar açıkça hukuksuzdur. Verilen karar, hukuk araç kılınarak Anayasa’nın ihlali ve açık bir sivil darbe girişimidir. Konunun hukukla, yasayla ilgisi yoktur ve tam da bu nedenle hukuk kuralları üzerinden tartışma yapmak anlamsızdır.
Saray rejimi, bugüne kadar hukuku kendisine araç kılarak baskıcı bir iktidara giden yolunu açtı. Yine hukuku kullanarak, yapmak istediğini hukuk kisvesi altına saklayarak, gönlünde yatan baskıcı rejimi halka dayatmaya çalışıyor. Bu çabasında o kadar ileri boyuta geldi ki ülkenin yüksek yargı mercileri ve onların bir kısım üyeleri artık neden orda olduklarını, kim olduklarını, hangi işi yaptıklarını unutmuş durumda. Anayasa’yı yok sayan bir yargı kurumundan bu aşamadan sonra hak ya da adalet beklenemez. Verilen karar Anayasa Mahkemesi’nin fiilen kapatılması anlamına geldiği gibi kararı veren Yargıtay’ın da varlık nedenini inkar etmesi ve kendisini fiilen kapatması anlamına gelir.
Anayasa’nın açık kurallarını yok sayabilen bir yargı merciinin sıradan insanlar için yapamayacağı şey yoktur. Bu nedenle hepimiz için hukuk güvenliği kalmamıştır. Bırakın hukuk güvenliğini, huzur ve güven içinde yaşama, nefes alma güvencemiz dahi kalmamıştır.
Yargı eliyle yapılan bu sivil darbeye tüm toplum kesimleri karşı durmalıdır. Sıradan açıklamalarla, protestolarla değil, hayatın her alanına temas eden, sürekli, ısrarlı ve dirençli şekilde tavır konulmalıdır. Yaşanan şey bir darbe girişimidir ve bir darbe girişimine nasıl karşı konulması gerekiyorsa öyle karşı konulmalıdır.