“AGROEKOLOJİ-Başka Bir Tarım Mümkün” diye bilimsel olarak tespit etmişler. Birlik olup yazmışlar. Çok emek, çok deneyim, çok özveri ile bizim için kitaplaştırmışlar da.
“Agroekoloji organik tarım, permakültür, onarıcı tarım, doğal tarım gibi değişik yaklaşımları bir araya toplar ama bunlardan daha fazlasıdır” diyerek ayırt edici özellikleri sıralanıyor.
Aydınlatıcı, uyarıcı, önerici ve üretken bir kitap. Kolay okunur ve anlaşılır oluşu da iyi. Başka bir tarım, başka bir dünya sunuyorlar. Yaşanası, güzelim, sağlıklı ve bereketli bir dünya...
Neler yazmışlar derseniz, ana başlıklarıyla:
Sunuşta, Agroekoloji: Bir bilim, bir uygulama ve bir hareket.
Agroekolojinin Bilimsel Temelleri, Başarılı Agroekolojik Uygulamalardan Örnekler, Başka Bir Dünya İçin Agroekoloji Hareketi ve Politikası konuları işlenmiş kitapta.
İşin felsefesiyle başlanmış hepsi birbirinden önemli ve ilginç konular: Kim Kime Öğretir? Tarımsal Araştırmalarda Agroekolojik Yönetim. Agroekoloji ve Döngüsel Tarım...
Çok tartışılan önemli bir konu Agroekoloji, Biyoçeşitlilik ve Yerel Tohumlar.
Doğrusu kitap hem yepyeni aydınlatıcı bilgileriyle hem de çözüm önerileriyle heyecan verici politik tutumuyla değerli.
Yaşamın sürmesinin varlıklarına bağlı olduğu arılar ve arıcılık da var konular arasında. Hele şu sıralarda İzmir’ de arıcılıkla ilgili Tahtalı Baraj Havzası civarında girişimler varken...
Sürdürülebilir Organik Sebze Yetiştiriciliğinde Yabancı Ot Kontrolü ilginç bir konu değil mi?
Hayvancılıkta Otlatma Yönetimi ve Yerel Gıda; Potlak Onarım’ın Bütüncül Planlı Otlatma Deneyimi de ekoloji kitabının bir diğer önemli konusu olarak sayfalar arasında yerini almış.
Kitap, konuyu sadece teknik değil politik açıdan da işlemiş, irdelemiş. “Dünyada ve Türkiye’ de Tarımda Kapitalist Paradigmaya Karşı Seçenek”de sunulmuş.
Yaşadığımız salgın günlerinde “Kapitalist Tarım ve Kovid-19 Ölümcül Bir Birleşim” olarak belirtilmiş yazarınca.
“Gıda Egemenliği” tartışılmış, “Köylülük ve Agroekoloji” gibi “Sınırlılığı ve Sınırsızlığı”, “Toplumsal Cinsiyet” gibi daha birçok değerli makaleye de yer verilmiş kitapta.
“Türkiye’ de Nasıl Bir Agroekoloji Hareketine İhtiyacımız Var?” diye de sorulmuş sonunda.
Doğrusu Metis Yayınları’nı kutlamalıyız. Tayfun Özkaya, Mesut Yüce Yıldız, Fatih Özden, Umut Kocagöz’e de kitabı hazırladıkları için teşekkürlerimiz az bile! O kadar uzmanın emekleriyle, yılların birikimiyle yazdıklarını derleyip toparlamak kolay olmasa gerek.
Katıldığımız katılmadığımız düşünceler, öneriler, eleştirilerimiz olabilir. Ancak kitabı alıp okumazsak, tartışmazsak ne kişisel olarak ne de toplumsal olarak sağlıklı yaşamamız olası değil.
Bilgilenerek, çoğalarak, örgütlenerek yaşamın devamını kazanmamız gerek. Bu nedenlerle de böylesi kitaplara gereksinimimiz var.