2022 FIFA Dünya Kupası Katar’da yapılacak. Yüzlerce inşaat firması, bizimkiler de dahil olmak üzere, orada müthiş bir çalışma içindeler. Stadyumlardan alışveriş merkezlerine, otellerden müzelere dek çok geniş bir yelpazede Katar kendisini dünya vitrinine hazırlıyor.
Yaklaşık 2 milyon 800 bin kişinin yaşadığı Katar’da yerli nüfus 300 bin kişi kadar. Geri kalanı ülkede çalışan yabancılar. Katar’da devlet görevlerinde, bankalarda, petrol ve gaz tesislerinde yabancılar çalışıyor. Filipinliler, Hintliler ve Nepalliler çoğunlukta olmakla beraber, Pakistan’dan Mısır’a, Filistin’den İngiltere’ye dek birçok kalifiye insan orada çalışıyor. Kurumların tepe noktalarında İngilizler var. Katar aşiret kuralları ile yönetiliyorsa da sürekli kaynayan bir kazan. 1972’de iktidarı ele geçiren Şeyh Halife (Khalifa bin Hamad Al Thani) 1995’te Cenevre’de kalırken oğlu darbe yaptı. Hamad bin Khalifa iktidarı ele geçirdi. 2013’te bir televizyon konuşmasıyla yetkilerini oğullarından birine devretti. Tamim bin Hamad Al Thani 33 yaşında Katar Emiri oldu.
Hamad bin Khalifa iktidarı ele geçirince yabancılarla anlaşarak doğal gaz çıkarımını artırdı ve Amerikalılara iki adet büyük askeri üs olanağı sağladı. Böylece Amerikalılar Orta Doğu’daki en büyük üssünü Doha’da kurarken, Suudi Arabistan’ı da “terbiye” etmiş oldu.
18 yıllık iktidarda gereken altyapı yapılmış olacak ki, “Haydi bakalım devrilmeden önce iktidarı devret” dediklerinde kime devretti iktidarı? İngiltere’de okuyan, Sandhurst Kraliyet Askeri Akademisi’nde eğitim alan Tamim bin Hamad Al Thani iktidarı devraldı.
2011 Arap baharının tetikçisi, İngilizlerin kontrolündeki el-Cezire televizyonu idi. Müslüman Kardeşlerin destekçisi de Katar oldu.
Gelelim Türkiye Cumhuriyeti ile Katar devletinin ilişkilerine. Üç nesildir Katar’da yönetimde bulunan aile İngilizler ne derlerse yapardı, şimdi Amerikalılar da ne derse yapıyor. Zararlı mı çıktılar? Şimdilik hayır!
AKP’nin kadrolarının bir kısmı İngiltere’de okuyup, Arap-İslam bankalarından yetişen insanlar. Bu nedenle Katarlılara bayılan bir yönetime sahibiz. Peki neler yaptık?
300 bin nüfuslu bir devlet ile su kaynaklarımızın yönetimi, askeri teknolojinin geliştirilmesi gibi birçok anlaşma yapıldı, ayrıca bazı kuruluşlar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) ve Varlık Fonu aracılığı ile Katarlılara devredildi. Katarlıların Türkiye’deki başlıca yatırımları QNB Finansbank, Abank, Digitürk, BMC ile Boyner’deki ortaklıklar. Toplam 19 milyar dolardan söz ediyoruz. Katar’ın dünyadaki yatırımı ise 335 milyar Dolar.
Katar’da üniversiteler var, öğretim üyeleri yabancı. Hangi Katarlı bilimsel olarak Türk üniversitelerine katkı yapacak, hangi bilgiyle su kaynaklarımızı yönetecek. Onlar zaten suyu deniz suyundan reverse-osmosis (ters osmoz) yoluyla arıtarak kullanıyorlar. Suyu olmayan ülkeden su yönetimi dersi mi alacağız? Ancak, su kaynakları yönetimi anlaşmamız var.
Katarlılar doğal gaz ve petrol gelirlerini dünyanın her yerinde değerlendiriyor. Rehberleri Müslüman Kardeşlerin Hocası İngiltere ve dünya terörünün eğiticisi ABD.
Parası olan konuşuyor. Tamim bin Hamad Al Thani (halihazır Şeyh Tamim) 11 Mart 2015 tarihinde İstanbul’a geldiği zaman boğazda görüp beğendiği Erbilgin Yalısı’nı 100 milyon Euro ödeyip satın aldı. 33 Yaşında 3 evlilik ve toplamda 9 çocuklu bir şeyh para harcamaktan çekinmiyor. 400 milyon dolarlık uçak da hediye eder, kargo şirketi de alır, uçaklarla dünyanın her yerine değerli mal taşır. Kimsenin ruhu duymaz ama ABD ve İngiltere’den kaçmaz.
Resmi Gazetede 25 Haziran 2021’de yayınlanan Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Katar Devleti Hükûmeti Arasında Askerî Sağlık Alanında Eğitim ve İş Birliği Protokolü şimdilik zurnanın son deliği. İstediğini asker diye yollar ister tıp, ister eczacılık okutur. Parasını sigortasını bize ödetir. Kendi vatandaşı diye kimlik verdiği paralı asker yaralanınca tedaviye gelir mi? Vatandaşmış, anlaşmaya göre gelir. Bu anlaşmaya imza atana da, onaylayana da bir gün ne sorarlar merak ediyorum?
Sözün özü: 30 binlik aşiret 84 milyonu ve varlıklarını teslim aldı. İtibarını da. Üzgünüm ve kızgınım.