Atatürk Cumhuriyeti’nin temel karakteristiği; aydınlanmacı olması ve devrimci ruhudur.

29 Ekim 2023 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun yüzüncü yılını kutlayacağız. Böylesine önemli bir günde, Atatürk Cumhuriyeti’nin ruhunu, felsefesini ve Atatürk ilkelerinin oluşturduğu devrimleri anlamak; yaşamsal bir değer taşımaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu’nda egemenlik; padişahta, ruhban sınıfında ve toprak ağasında idi.
Cumhuriyet’in kurulmasıyla egemenlik; padişahtan, halifeden, şeyhülislamdan, ulemadan alınıp halka devredildi.
Böylece; ‘’EGEMENLİK KAYITSIZ, ŞARTSIZ ULUSUNDUR’’ ilkesi; demokrasinin de ana ekseni, taşıyıcı sütunu oldu.
Karşı devrimci odaklar, o gün bugündür Cumhuriyet’le hesaplaşmanın rüyasını görüyorlar.
Atatürk Cumhuriyeti’nin aydınlanmacı karakteri ve devrimci ruhu; ülkemizi uygarlığa taşıyacak bir çağdaşlaşma projesini şekillendirerek uygulamanın da kilometre taşlarını döşedi.
Karşı devrimcilerin en çok saldırdıkları laiklik ilkesi; Cumhuriyet’in ‘’taşıyıcı kolon’’udur.
Laikliğin olmadığı yerde Cumhuriyet’de yoktur.
Laiklik; başta din ve ibadet özgürlüğü olmak üzere tüm özgürlüklerin ve demokrasinin de sigortasıdır.
Laikliğin, demokrasinin, özgürlüklerin olmadığı siyasal ve sosyal ortamda, Cumhuriyetin içi boşaltılmış demektir.
Gerçek olan şu ki; kendisini kâğıt üstünde Cumhuriyet olarak nitelendiren ’teokratik’ yönetimler; aslında, fiilen Cumhuriyet değildir.
Bu arada; laik düzende dinin, devlet, siyaset, hukuk ve eğitim faaliyetlerine katılmaması esastır. Ancak; laik düzende devlet de dindar vatandaşın dini inanç ve ibadet özgürlüğünü ve dindar olmayan vatandaşın da dünya görüşünü ve yaşam tarzını güvenceye almakla yükümlüdür.

Cumhuriyet'in içini dolduran devrimler

Atatürk 10 yılda 4 büyük devrimi gerçekleştirerek Cumhuriyet’in içini doldurdu.
Atatürk; Cumhuriyet’in içini dolduracak ve laik düzeni sağlamlaştıracak devrimleri de bir plan dahilinde takvimleştirdi.
Bu kapsamda; 1924 yılında halifelik kaldırıldı, ayrıca; tüm vatandaşların laik ve bilimsel eğitim sisteminden yararlanmasını sağlayan ‘’EĞİTİM BİRLİĞİ YASASI’’ kabul edildi.
1925 yılında, tarikatların, cemaatlerin yuvalandığı tekkeler, zaviyeler ve türbeler kapatıldı, bunlarla ilgili unvanlar yasaklandı.
1926 yılında, Medeni Kanun’la kadınların ve erkeklerin hukuk önünde eşit olması sağlandı ve şeriata dayalı tüm yasalar ortadan kaldırıldı.
1928 yılında da 1876 Osmanlı anayasasından kalan “Devletin dini islamdır’’ anayasadan çıkartıldı. Böylece; devletin tüm dinlere, mezheplere ve dünya görüşlerine eşit mesafede durması ve din konusunun vatandaşın özgür iradesine bırakılması sağlandı.
1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı. 1937 yılında da laiklik bir anayasa maddesi haline geldi.
Cumhuriyet’in yüzüncü yılında kutlamaların oturacağı eksen; Atatürk devrimleri ve laiklik ilkesinin önemi olmalıdır.

SONUÇ OLARAK: Atatürk Cumhuriyeti’nin devrimcilik ruhu, Atatürk devrimleri ve Cumhuriyet’in omurgası laiklik; özünde bir çağdaşlaşma projesidir.