İz Gazete’nin, internet haber sitesinden, günlük gazeteye geçişi; içinde risk, iddia, ataklık, cesaret ve elbette bilinmezlik olan bir öykü. O günlerde eminim bu çıkışın, bir başarı öyküsüne dönüşeceğine pek fazla ihtimal veren yoktu. Kendi adıma, endişeliydim çünkü bu genç çocukları tanıyor ve yüzlerinin yere eğilmesini hiç istemiyordum. Ama bir yandan da ‘cesur değilsen başarı bekleme’ mottosunu da biliyordum ve cesaretleri bana güven veriyordu. ‘Başarı, korkakların değil, cesurların kaderidir’ diyordum. Öyle de oldu!..
Günlük gazete olarak çıkmaya karar verildiği o günlerde, Ümit kardeşim beni aradı ve ‘abla bir yola çıkıyoruz, desteğine ihtiyacımız var bize yazar mısın’ diye sordu. Son hazırlıkları konuştuk ve ‘sizin için elimden geleni yaparım ve elbette yazarım’ dedim. Bu mesleğe gönül vermiş, zorluklarına rağmen bir gazete çıkarmayı kafaya koymuş gençlere destek vermemek mümkün müydü?
İşte o gün bu gün, her hafta karınca kararınca İz Gazete’de gönüllü olarak kalem oynatıyorum, özgürce yazıyorum, dünya görüşümün gazete sayfalarına yansımasını keyifle izliyorum. Sanki doğumuna şahit olduğum bir çocuğun büyümesini, gelişip serpilmesini izler gibi…Gururla!..
O çocuk artık 6 yaşında. Küçük değil ama önünde uzun bir yaşam var. Temennim, kalıcı olması demokrasiden, özgürlükler, hak ve adaletten yana duruşunu hiç bozmadan yıllarca bizlerle olması, İzmir basın tarihinde İZ bırakmasıdır.
Şu altı yılda, biliyorum çok badireler atlattı, ne fırtınalardan sağlam çıkmayı başardı. ‘Yapamazlar, dayanamazlar, batarlar’ diyenlere inat. Başarılar peş peşe geldikçe, paçalarından aşağıya çekmeye çalışanlara inat!.. ‘Onlar yapıyorsa, ben de yapabilirim’ diye motive olacaklarına, ‘Onlar da başarısız olsun’ diyenlere inat!..
Bundan sonrasını da kotaracaklardır, bu aileye güveniyorum.