Türkiye bir haftadır İzmir’i, buradan Türkiye’ye yayılan umudu ve 9 Eylül kutlamalarının öncüsü İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in o akşamki sözlerini konuşuyor…

Tunç Başkan’ın “Nutuk’tan ilham aldım” dediği konuşmasının altına şahsen imza atıyorum… Ancak burada o konuşmanın detaylarını yazmayacağım, kaldı ki söylenmesi gereken her şeyin söylendiğini de düşünüyorum… Tartışmanın bu saatten sonra yaratacağı tek etki, tarihi gerçeklerle ilgili değil, kimin neye inanıp inanmadığıyla ilgili olacak… Çünkü herkes her zamanki gibi kendi ‘yankı odaları’ içinden olaya bakacak…

Ancak yine de belirteyim ki ben bu yazıda iğneyi AKP’ye, çuvaldızı ise CHP’ye batıracağım; Soyer’in yaşadığı benzer saldırıları hatırlatarak…

İZMİR PARASI

Başkan Soyer’e 2020 yılının Haziran ayında turizmle ilgili katıldığı bir toplantıda, belediye olarak kripto para benzeri bir çalışma yapıp yapmadıkları soruluyor… Soyer ise blockchain teknolojisi kullanarak yapılacak bir parayı hayata geçirmek istediğini, adını “İzcoin” olarak belirlediğini ancak sonrasında bu isimden vazgeçtiklerini ve bunun bir hizmet takas sistemi olan ‘BizPuan’ adıyla faaliyete geçtiğini söylüyor… Soyer, İzcoin isminden vazgeçmelerini ise bir tarihçinin ‘İzmir Bayrağı’yla ilgili yaptığı çalışmanın anekdotunu ve bunun üzerinden oluşabilecek algıyı paylaşarak açıklıyor…

AGAMEMNON

İzmir’de Tarihi Pasaport İskelesi, 2021 yılının Ocak ayında tadilata giriyor ve körfez içi sefer yapan yolcu gemileri yanaşabilsin diye Pasaport kıyısına 'Agamemnon' isimli bir yüzer iskele getiriliyor… Algı operasyonu anında, “Tunç Soyer iskeleye Yunan Kralı'nın adını verdi” paylaşımları ile devreye giriyor…

Halbuki Soyer herhangi bir iskeleye isim vermediği gibi Yunan mitolojisinde Miken Kralı olarak geçen Agamemnon’un bu yüzer iskeleye isminin verilmesi ve 2017 yılında faaliyete geçmesi AKP hükümetinin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın izniyle oluyor…

DÜNYA İZMİRLİLER GÜNÜ

Başkan Soyer, 03.05.2020 tarihinde sosyal medya hesabından bir mesaj yayınlıyor… İzmir’in 35 plaka kodundan yola çıkarak 3 Mayıs’ı Dünya İzmirliler Günü ilan ediyor ve 35’in İzmirliler için sadece plaka olmadığını, sevda, özgürlük, neşe, coşku, demokrasi anlamına da geldiğini, o nedenle Dünya’nın dört bir yanındaki İzmirlilerle birlikte bugünü kutlayacaklarını açıklıyor…

Tabii bu açıklamaya karşı da hemen ‘yerli ve milli’ siyasetçilerimiz devreye giriyor; İzmir’in tek bir günü olduğunu, onun da 9 Eylül olduğunu ve İzmirlilerin 9 Eylül’deki ortak duygu birlikteliğini hiç kimsenin bölemeyeceğini, 9 Eylül’e alternatif bir gün yaratılamayacağını söylüyor…

***

Tabii daha yaşanan pek çok tartışma var…

Kadifekale’de ‘Pagos’ adında üretici pazarı açılması, Süt Kuzusu paketlerindeki gökkuşağının LGBT bayrağını çağrıştırdığı algısı ve 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda hazırlanan Barışın İkinci Yüzyılı afişi…

Peki Soyer sürekli olarak bu tartışmalarda neyle itham ediliyor? Bölücülükle, ayrımcılıkla, kamplaştırıcı olmakla, yerli ve milli olmamakla, tarihe düşmanlıkla, İzmirlilerin sabrını zorlamakla, toksik siyasi anlayışla!

***

Pandeminin ortasında lebalep mitingler yapıp milli bayramların kutlanmasını yasaklayanların, bir dönem Türk demekten utananların, ‘Keşke Yunan galip gelseydi’ diyen meczubun izinden gidenlerin, tarihimizi TRT’deki dandik dizilerden öğrenenlerin, devleti teslim ve tutsak ettikleri FETÖ adına para bastıranların, Atatürk’e düşmanlık edip adını her yerden silmeye çalışanların, dahası ekonomik krize çare üretemeyenlerin, yolsuzluklarla paramızı, yasaklarla özgürlüklerimizi, yarattıkları yoksullukla geleceğimizi çalanların, kaybettikleri siyasi mevziyi bir türlü geri kazanamayanların neden bu tür algı operasyonlarına giriştiği çok açık değil mi?

İzmir’in tek gününün 9 Eylül olduğunu ve o gün yaşanan birlikteliği kimsenin bölemeyeceğini söyleyen iktidar temsilcilerinin, bir haftadır neden 9 Eylül’e gölge düşürmeye çalıştığı ve Soyer’i hedef aldığı da apaçık ortada değil mi?

***

Ama gerçekten de asıl sitemim başka!

‘Hiç sırası değil’ diye düşünmeden CHP İzmir İl Başkanı Sayın Deniz Yücel’e, ayrımsız tüm İzmir milletvekillerine, ilçe örgütlerine ve İzmir’den çıkan Parti Meclisi üyelerine seslenmek istiyorum…

Neredesiniz arkadaş!

Yukarıda saydığım tüm olaylarda Tunç Başkan ya yalnız bırakıldı ya da tweet atılarak savunuldu…

Bugün ise başkan ringin köşesine sıkıştırılmış adeta topuyla, tüfeğiyle, medyasıyla, cumhurbaşkanıyla iktidar tarafından dövülmeye çalışılıyor!

Allah’tan ki bu kez başkanın elinde tarihin gördüğü en haklı kurtuluş mücadelesi var, Atatürk var, Nutuk var, İzmirlilerin sağduyusu ve desteği var…

***

Merak içindeyim; Soyer hâlâ tweetlerle mi savunulacak? Mesela İl Başkanı Deniz Yücel, milletvekili olmayan Parti Meclisi üyeleri Rıfat Nalbantoğlu ile Devrim Barış Çelik ve milletvekilleri herhangi bir gazete manşetine girebildi mi bu süreçte? Aslında Soyer yerine siyaset üretmesi gerekenler nerede?

Ayrıca farkında mısınız bilmem ama herkes 9 Eylül coşkusunu sürdürürken İzmir Valiliği eliyle başka bir mesaj verildi İzmir’e… Çeşitli illerdeki konser ve festival yasaklarından sonra bu kez İzmir’de bin 200 avukatın katılımıyla yapılması planlanan ‘Avukat Spor Oyunları’ gerekçesiz yasaklandı!

Seçime bu kadar az zaman kalmışken, hukuk tanımaz bir iktidarla karşı karşıyayken, böylesi zorlu bir sürecin içindeyken yaratıcı fikir ve projelerle haftanın en az 2 günü gazetelerin manşetlerine giremiyorsanız ya da medyanın ve vatandaşın dikkatlerini üzerinize çekemiyorsanız, vatandaşın gerçek sorunlarını en etkili biçimde anlatamıyorsanız, ‘gündemi artık CHP belirliyor’ algısını sürdüremiyorsanız, gençlerde heyecan yaratamıyorsanız ve bunu İzmir gibi siyaseten en uygun kentte yapamıyorsanız seçimi hiç de garanti görmeyin derim!

Ve… Bu kentten 9 Eylül’ü de çıkarırsanız heyecana dair elinizde ne kalır! Heyecan olmazsa eğer, sürekli işaret ettiğiniz o seçimde memlekete dair bize ne kalır!

Merak içindeyim…

Neredesiniz arkadaş… Yoksa tweet mi atıyorsunuz!