...
Birileri var
Birileri var
Masumun nefesini
Koruyan birileri var
Yeter ki hep böyle kal
Hâlâ birileri var
Ruhunu şerefini
Zalimin gölgesine
Satmayan
Birileri var
“Sen cemaat yandaşı bir matbaa olduğun için gazete manşeti basmazsın. Sonra bütün İzmir gazeteleri anlaşıp o manşeti basar ve milyonların izlediği kanallarda yayınlanır. Hep diyorum, birileri var, size diz çökmeyecek, size boyun eğmeyecek birileri var!”
İz Gazete Haber Müdürümüz Şermin Çolak, sosyal medya hesabında bu sözleri paylaşınca Şebnem Ferah’ın yukarıdaki şarkı sözleri aklıma geldi.
Tarikatlara boyun eğmeyecek, sansürü kabullenmeyecek, karanlığa ve tehditlere geçit vermeyecek, şerefini zalimlere satmayacak birileri var.
***
Duymayanlar, görmeyenler için kısaca özet geçeyim; İzmir’de günlük yayınlanan Yenigün Gazetesi’nin Işıkçılar Cemaati’yle ilgili manşeti, o cemaate yakın İhlas Matbaacılık tarafından basılmadı. Gazete, ertesi güne Atatürk fotoğraflı bir manşetle çıkmak zorunda kaldı.
Bu haberi duyar duymaz, İzmir basını olarak kenetlendik.
Çünkü biz gazeteciler, sansür memurlarını yıllar önce bu topraklardan kovmuştuk ve matbaa sansürünü de kabul edemezdik. Öyle de yaptık.
İz Gazete, 9 Eylül Gazetesi, Yeni İzmir Gazetesi basılmayan o manşeti kendi manşeti olarak sahiplendi ve birinci sayfadan sansürcü zihniyetin gözüne soktu, kamuoyunun o haberi daha çok duymasını sağladı.
Ege Telgraf, İlkses ve Yeni Bakış gazeteleri ise sayfalarını karartarak sansüre tepki gösterdi.
Ulusal medyadan Evrensel, Birgün, Duvar, Cumhuriyet, Artı Gerçek ve daha pek çok gazete haberleriyle destek verdi.
Halk TV’den İsmail KüçükkayaYeni Bir Sabah programında, Sözcü Tv’den Fatih Portakal ana haber bülteninde bu skandalı milyonlara duyurdu.
Barış Pehlivan B Yüzü’nden destek çıktı. Musa Özuğurlu, Tele 1’in desteğini ve ilgisini eksik etmedi.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Basın Konseyi, Türkiye Yazarlar Sendikası, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Basın Özgürlüğü ve Medya Araştırmaları Derneği sansüre karşı yaptıkları açıklamalarla hem tepkilerini hem desteklerini paylaştı.
Sansüre karşı başta İzmir basını olmak üzere sektörün pek çok bileşeni bir arada durdu.
Bu olay İzmir basınının tarikatlara ve sansürcü zihniyete karşı hâlâ dimdik ayakta olduğunu gösterirken örgütlü mücadelenin ve dayanışmanın önemini kanıtladı.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti ne yapıyor diye soranlar, Türkiye Gazeteciler Sendikası ne işe yarıyor diyenler, umarım bir kere daha düşünme fırsatı bulurlar.
Hem İGC yöneticisi olarak hem TGS İş Yeri Temsilcisi olarak her iki kurum adına arkadaşlarımın çabasını, sansüre karşı tüm sektörü nasıl harekete geçirmeye çalıştıklarını gördüm, hepsine teşekkür ediyorum.
Eksikler olur, yanlışlar yapılır ama dost omuzbaşları böyle kara günde belli olur. Bizim işimiz de budur aslında; pusuya yatanları, arkadan çelme atanları bilerek yürümek, ruhunu şerefini zalimin gölgesine satmamak…
Ne mutlu bu sürecin parçası olanlara, sansür cüretini bir daha kimsenin gösterememesi için ortak sesi büyütenlere…
Ne mutlu mesleğin onurunu koruyanlara, hakikatin izini sürenlere, sansür duvarını yıkanlara, tehdit sopasını kıranlara, karanlığı yırtanlara…
Ne mutlu şu sözü haykırmaktan asla vazgeçmeyeceklere:
Kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet!