Geçtiğimiz hafta İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) yönetimi olarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ı makamında ziyaret ettik, yeni dönem için başarılar diledik.

Sayın Tugay toplantıya yorgun ve gergin girdi. Basında çıkan bazı haberlere, köşe yazılarına ve atılan tweetlere tepkiliydi.
Karşısında gazetecileri ve cemiyet yönetimini bulunca sitem etmekten geri durmadı.
Toplantının ‘kapalı’ olması nedeniyle Tugay’ın tavrı, psikolojisi ve tercih ettiği kelimeler hakkında fazla ayrıntıya girmeyeceğim.
Ancak bir hususa dikkat çekmemin kamu yararı taşıdığını düşünüyorum.
***
Cemil Tugay o toplantının bir bölümünde ‘birden’ şöyle sordu: “Bu basın nasıl düzelecek? Ben ‘temiz basın’ için hizmet etmek istiyorum. Önce bunu konuşmamız gerekmiyor mu?”

Anlaşılan Cemil Tugay’ın kafasında tek bir şey vardı… Bu ‘ahlaksız’ basını nasıl hizaya sokacaktı? Canını sıkan gazetecileri nasıl susturacaktı? Makul gazetecileri nasıl yaratacaktı?

Masada çok kısa bir sessizlik oldu… Sonra herkes, “basın nasıl düzelecek?” sorusuna nazikçe cevaplar verdi.

Ki üzerine binlerce makale ve kitap yazılmış bu soruyu tartışacak zaman da yoktu.

Ben sessiz kalmayı tercih ettim. Çünkü Cemil Tugay, ‘bu aralar’ İz Gazete’yi de beğenmiyordu ve “Üzerine alındı, cevap verdi” denilsin istemiyordum.
Ancak cevabı şimdi vermem gerekiyor…

“Sayın Başkan… Basının durumu da politiktir… Bu yüzden temiz basını konuşmadan önce temiz siyaseti ve siyasetçileri konuşalım… Herkes kendi evinin önündeki pisliği temizlesin lütfen...”
***
Peki, neden Cemil Tugay’a şimdi cevap vermem gerekti?

Çünkü koskoca İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Başkanı Cemil Tugay, İz Gazete’ye gönderdikleri 19 Mayıs kutlama ilanını, gazetemiz baskıya gittikten sonra akşam saat 20.00’de iptal etti, 22.00’de ise iptale dair resmi yazı göndertti.

Gazetemizin baskıya girdiğini söylememize rağmen, “İlan yayınlandığı takdirde ödeme yapılmayacaktır” diye bir bildirimde bulunuldu.

Peki neden ilanı kesti?

Çünkü aynı gün Karşıyaka Belediyesi’nin eski başkanı CHP’li Hüseyin Mutlu Akpınar’ı İz TV’de konuk etmiştik.

Temiz basından, demokrasiden, özgürlüklerden bahseden ‘sosyal demokrat’(!) Cemil Tugay; CHP üyesi eski bir belediye başkanını yayına çıkardığımız için gazetemizi cezalandırmak, hizaya sokmak istedi.

Ancak elbette bizi ilan keserek hizaya sokamayacağını öğrenecek Cemil Tugay…
***
Yaşananları işine geldiği gibi okuyanlar ise bu hadiseyi Cemil Tugay’ın "Tunç Soyerci İz Gazete”ye ayar vermesi olarak görecek, hatta zil takıp oynayacaklar…
Ama aslında bunun basın özgürlüğüne bir darbe olduğu, yakın zamanda Cemil Tugay’ın tüm İzmir basınıyla kavga etmeye başlamasıyla daha net anlaşılacak…
***
İz Gazete olarak evet biz Tunç Soyer’i destekledik… Bunu ne gizleriz, ne inkâr ederiz.
Nasıl ki AKP iktidarına karşı her zaman tarafımız net olduysa, İzmir’de de taraf olduk.
Tunç Soyer’in en azından mevcut aday adayları arasında bir dönemi daha hak ettiğini yazdık…
İzmir’e aday belirlenirken kimseye kurultay cezası veya ödülü verilmemesi gerektiğini söyledik.
Soyer’in görev süresi boyunca yaptığı iyi işlerde yanında olduk.
Ama zaman zaman en sert şekilde de eleştirdik…

Mesela Kültürpark’taki planlarla ilgili, “Kültürpark da aşka dahil mi?” diye manşetten sorduk, “Kültürpark Anayasası tartışmalı” diye manşet attık, gelen en sert tepkileri başkaları gibi ‘eğip bükmeden’ yazdık…

Büyükşehir binasıyla ilgili yaşanan tartışmalarda, Mimarlar Odası’nın açıklamasını, “Çok renk, çok seste derin çelişkiler var” başlığıyla manşetten gördük.
Pek çok konuda Tunç Soyer’i en sert şekilde eleştirdik. Örnekleri arttırmak mümkün.

Değil ilan kesmek, bir serzeniş bile işitmedik…
***
Cemil Tugay ise göreve gelir gelmez büyük bir ‘intikam’ duygusuyla ‘sebepsiz’ yere İz Gazete’ye saldırıyor…
Sebepsiz diyorum çünkü hiçbir zaman kendisine karşı düşmanca tavır sergilemedik. Yalan, yanlış, dedikodu yazmadık… Evet Soyer’i destekledik ama Cemil Tugay’a düşmanlık yapmadık.

Adaylaşmasının ardından, AKP’nin adayı Hamza Dağ’a karşı sonuna kadar Cemil Tugay’ı destekledik, onun tarafında yer aldık.
Seçim sürecinde defalarca manşete taşıdık.

***
Neyse olan oldu… Yine de samimi şekilde kendisine sesleniyorum:
-Sayın Tugay, bence Tunç Soyer’den biraz ‘demokrasi’ dersi almalısınız…
-Sosyal demokrat bir partinin belediye başkanı olarak basınla kurduğunuz ilişkilere dikkat etmelisiniz.
-Yıllarca basını kirletenlerin taktiğini uyguladığınızı anlamalı ve bir an önce bunun özeleştirisini vermelisiniz.
-Kullandığınız kamu gücüyle, gazetelerde vesayet oluşturmaya çalışan ‘otoriter’ bir kişiliğe dönüşmeye başladığınızı görmelisiniz!
-Basını, ‘Parayı verenin düdüğü çaldığı’ bir alan olarak görme yanılgısından vazgeçmelisiniz.
-Kullanışlı gazeteciler yaratma çabanızın en çok size zarar vereceğini bilmelisiniz.
-Güçlü bir yerel yönetimin, bağımsız yerel medyayla mümkün olduğunu öğrenmelisiniz.
-Yalan, yanlış bir şey yazıldıysa tekzip yolunun açık olduğunu bilmeli, gazetecileri ve gazeteleri ‘şunu şunu açıklarsam insan içine çıkamazlar’ diye tehdit etmekten vazgeçmeli, varsa bir hukuksuzluk ve yanlışlık her şeyi şeffafça açıklamalısınız. (Örneğin gazete alımları ve verilen ilanlar konusunda)
-Yukarıdakileri yapmayacaksanız, ‘temiz basın’ ve ‘basın özgürlüğü’ iddialarınızdan vazgeçmelisiniz.
Ama yine de siz bilirsiniz.