Bir zamanlar, İzmir'e girer Mustafa Kemal, Sivil elbiseler içinde, birkaç dostuyla beraber.

Kramer Palas Oteli'ne varırlar,
Salona girerken, bir Rum garson dikilir karşılarına.
"Yerimiz yoktur efendim," der Dimitri,
Mustafa Kemal, gülümseyerek, şefkatli
"Vre Dimitri!  Şöyle bir köşeye ilişseydik…”
Bozuk Türkçesiyle direnir garson, "Efendicim yerimiz yoktur..."
O anda bir müşteri tanır, "Mustafa Kemal Paşa!" diye haykırır.
Alkışlar, çığlıklar yükselir,
Herkes ayağa kalkar, coşkuyla.
Dimitri bu sefer, "Emriniz paşam!" diye sorar,
Gazi sorar ona, "Kral Konstantin İzmir'e geldiğinde burada bir kadeh rakı içti mi?"
"Hayır Paşa Efendimiz," der Dimitri.
"Yazık," der Mustafa Kemal, "Öyleyse neden İzmir'i almak istemiş?"
Kramer Oteli'nde oturur, içkisini içerken,
Grubu seyreder, "İzmir’in kordon boyunda güneşin batışını seyrederken bir bardak içki içmek, dünyanın en mutlu olaylarından biridir," der.
Alsancak demek, Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmir’i demektir aslında.
Alsancak’ın eski adı:
Punta
Yunanca'da "nokta", İtalyanca'da "sivri uç" demek,
Şimdilerde İzmir'in Şanzelize'si, Kıbrıs Şehitleri Caddesi, demir oymalı kapılı
Cumbalı evlerin sıralandığı Muzaffer İzgü Sokak,
19. yüzyılda kozmopolit bir yuva,
Türk, Levanten, Rum ve Musevilerin kardeşçe yaşadığı.
Alsancak, 19. yüzyılda mühendislerin, tüccarların rüyası,
Rum ustaların inşa ettiği sıralı evlerde.
Eski zamanların güzelliği ve estetiğiyle göz kamaştıran,
Kültürle yücelen, seslerin renklerin, insanlarıyla buluştuğu.
İmbatı, meltemi, lodosu her mevsimi selamlar, tören kıtasını,
Kordon'da çimlerde oturanları.
Alsancak, İzmir'in kalbinde hep iç içe,
Güzelliğini kültürüyle tamamlar, yürekleri serinletir tebesümlü esintileri.
Vapurları kovalar martılar,
Rüzgarla yarışır Kordon boyu.
Gün batımında gökyüzü bir şölen,
Alsancak’ta hayat, şiir olur, akar usul usul.
Tarihi mekanlar ve sokaklar, semtin ruhu,
Gül Sokak, Kıbrıs Şehitleri Caddesi,
Musta Bey ve Talat Paşa Bulvarı,
Yangın sonrası küllerinden yeniden doğan, tarihin izleri.
“Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz'dir İleri!” der Pasaport’ta Atatürk Heykeli

Kübana, Mogambo, Göl Gazinosu ve
Kültürpark, semtin yeşili ağacı nefesi, kuş cıvıltısı ile anlatır
Behçet Uz’unu İzmir’in üzerindeki ölü toprağını silen adamı
Eski Rum evleri, sessiz sokaklar, Can Yücel Sokak’ta Miko’su
Nostaljiyi yaşatan, geçmişin kokusu.
İnancın hoşgörünün bir ucunu tutar Hocazade camii diğer ucunu Dominiken Kilisesi bir diğer ucu taaaa…Sen Polikarp Kilisesi
Kordon'da buluşma noktaları, Sirena, Venezia, La Cigale,
Pasaport'ta
sosyal hayatın en renkli mekanları,
Tavşan kanı çayın yanında kokusuyla hem boyoz  hem gevrek mis…
Alsancak'ta zaman durmuş gibi, ama hep taze.
Limanı, tren garı, ulaşımın kalbi,
Eski yangın yerlerinden modern kafelere, spor adamlarının silüetleri
Atatürk Lisesi, Gazi ilkokulu, Cumhuriyet Kız Meslek Lisesi geleceğin vicdani hür, irfanı hür nesilleri
Trıçkadan teyyareye binememek, “asfalya”ların atmasından,
Çiğdem çitlenirken dedikodu, can sıkılınca “salla domat” diyebilmek komşunla İzmirce konuşmaktır bazen Alsancak
Sanat ve edebiyat, Alsancak'ın özünde,
Yazarların, sanatçıların ilham kaynağı,
İmbat ürpertisinde eski İzmir'in hatıralarını barındıran.
Karaca’da izlerken bir film gözünde canlanır İzmir’in kapanan sinemaları, Ah Tayyare, Sakarya' Bedia Muvahhit Gazi’nin isteğiyle ilk kez sahnede.
Yitik mekanları Palet’i Bonjour’u, Bergaması yerine tatlı lezzetleri saklar Reyhan’ı Sevinç’i
Karnınız açsa kömürde pişmiş, az yanmış, karışık, yumurtalı İzmir sandviçidir özlenen.
Gündoğdu’dan Kalyon’a geçersiniz sizi karşılar sarhoş sokakları
Gün gelir başkaldırı olur işçi isyanı olur meydanlarından Sümerbank’a yürünen sonrada
Ömer Ağa’da ilk aşkla içilen salepte yanağa kondurulan masum öpücük olur.
Sokaklarda sizi karşılasın istersiniz efsane isimleri Asfalt Osman ya da Kibar,
Mösyö Cappadona, Marika Corsini, Mazhar Zorlu, Tevfik Nevzad, Mösyö Jilbert, Vasıf Çınar, ve Sancar Ağbi
Bir de heykeliyle selamlar sizi elinden ödül aldığım İsmail Sivri.

Kuvayi Milliye ruhunun simgesi, azmiyle inancıyla bir eğitim devrimcisi,
Atatürk’ün genç ölümüne
“Ne evlattı o,” dediği ve ağladığı, hiç unutulur mu?
Mustafa Necati, 
O da bir Alsancak beyfendisi. Hem de
Altay’ımızın kurucusu.
Onunla yükseldi bu  yüce vatan, Necati’nin ışığıyla aydınlanan.

Alsancak,
Kalbinin attığı, aşkın, anıların, hatıra defteri,
Zaman içinde hep var olan, var olacak,
Bir semt hayal edin, içinden şiirler geçen, aklıma gelişini seviyorum…

İz Televizyonu YouTube kanalında İzmir’in bu efsane semtini anlattık. Qr kodu okutarak mutlaka izleyin.