İyice çığırından çıkan gerici ve yobazların kopardığı şeriat yaygarasının gölgesinde yerel seçime doğru gidiyoruz.
Görünüşte, yerel yöneticileri ve belediye meclis üyelerini, muhtarları seçeceğiz ama gerçek bunun çok ötesinde!.. Ne Anayasa, ne AYM, ne de Anayasa’nın değişmez maddesi olan ‘Türkiye’nin yönetim şekli Cumhuriyet’tir, laik, sosyal hukuk devletidir’ ifadelerine rağmen bu ülkede rejimi değiştirmek isteyenler ve bunlara geçit veren yönetim zihniyetine karşı verilen mücadelenin bir parçasıdır bu yerel seçim. Herkes bunu böyle bilsin!
Bekliyoruz ve istiyoruz ki asıl muhalefet bu tehlikenin farkına varsın, iç çekişmelere, ego savaşlarına örtülü iktidar destekçiliğine son verip ‘görevimiz önce ülkeyi bunlardan kurtarmak, gerisi teferruat’ diyebilsin!.. Peki gördüğümüz ne? Liste savaşları, adaylık kavgaları, şimdiden yapılan kurultay hesapları, muhalefet partileri arasındaki tepişme! Bunların hepsini ellerini ovuşturarak izleyen bir iktidar…
Zaten ağır yaşam koşulları işsizlik, yoksulluk enflasyonla baş etmeye çalışıp ayakta ve hayatta kalmaya çalışan halkın bu tablo karşısındaki duruşu ve tavrı nasıl tezahür ediyor derseniz… Halk siyaset kurumundan beklentisini kaybetmiş durumda, bir umut ve heyecan hissetmiyor. Yerel seçimleri ne yazık ki bir umut olarak görmüyor, göremiyor.
Belki de tarihin katılımı en düşük seçimini yaşayacağız ve sandığa gitmeyenlerin önemli bir bölümünü muhalefet seçmeni oluşturacak. Şurada sayılı gün kaldı, özellikle CHP; seçmenini ikna edip sandığa götürmek zorunda.
Bu seçimlere en zor koşullarda giren partinin CHP olduğu kuşkusuz. Sadece seçmeninin sandığa gitme isteksizliği değil sorun. Tüm muhalefet partileri CHP’ye seçim kaybettirmek için kolları sıvamış durumda. İP baştan beri ipleri kopardı, kin, nefret ve öfke politikasıyla sadece CHP’ye yükleniyor; iktidar için çalışıyor. Dem deseniz; başta büyük şehirler; CHP adaylarına gidecek oyları bölme peşinde; neyin hesabı, hangi vaatlerin karşılığında bilinmez ama iktidarın ekmeğine sadece yağ değil bal da sürüyor.
Diyeceksiniz ki, CHP kendi içindeki hır gürle partiye en büyük zararı kendileri vermiyor mu? Evet, adaylıklar, listeler savaşı derken yıpratıyorlar, dozu kaçırıyorlar ama iktidar partilerinde bu çekişme olmuyor mu? Orada da koltuk kavgaları oluyor ama AKP ve MHP tek adam sultasında yönetilen yapılar; kimsenin sesi gür çıkamıyor. CHP ise, bildiğin transparan! Ne varsa ortada yaşanıyor. Bu demokrasi mi orası tartışılır ama dışarıya yansıyan görüntü ‘koltuk kavgası’ oluyor. Parti içindeki ‘seçim kaybedilsin de Kurultay’a gidelim’cileri hiç saymıyorum bile…
Bu zor koşullarda CHP eğer seçmenini ikna eder, sandığa taşır ve yerel seçimde başarı sağlarsa gerçekten tarih yazar; kaybederse bu kadar çok cephede savaşmanın ağır bedelini yaşar. Kaybeden sadece CHP olmaz, ülke de kaybeder.