CHP; 31 Mart seçimlerinde yerelde ‘’iktidar’’ oldu.
Geleceğe doğru da; CHP’ ye birinci parti olarak ülke düzeyinde ‘’genel iktidar’’ yolu gözüktü.
31 Mart seçimleri sonrasında CHP’nin sorumluluğu büyük ölçüde arttı. Bir yandan kazandığı belediyelerde başarılı olmak, diğer yandan da; 2024 seçimlerindeki birinciliğini 2028 seçimlerinde de pekiştirerek sürdürmek ve toplumda umudu örgütlemeye devam etmek zorunluluğundadır.
Diyebiliriz ki; CHP riskleri ve fırsatları birlikte yönetmek durumundadır.
31 Mart seçimlerinin oluşturduğu tablo; ana haklarıyla şöyledir:
Türkiye nüfusunun yüzde 65’ i CHP’li belediyelerin yönettiği şehirlerde yaşıyor.
Türkiye ekonomisinin yüzde 80’ i de CHP’li belediyelerin yönettiği coğrafi bölgelerde şekilleniyor.
CHP; 37.77 oy oranıyla birinci parti oldu. Özellikle Batı illerinde ‘’KÜRT’’ seçmen CHP’ ye yöneldi. Buna karşılık AK Parti, 2002 seçimlerinde aldığı oy oranına geriledi. Ancak; Ak Parti’nin hala büyük bir kitlesi var. Ne var ki; bu kitle her geçen gün biraz daha küçülüyor.
Bu arada; AK Parti, ‘’gelecek tasarımı’’ sunma noktasından giderek uzaklaşıyor, topluma yeni bir gelecek umudu veremiyor. Bu arada; 31 Mart seçim sonuçlarıyla oluşan kompozisyonda Türkiye siyaseti CHP- AK Parti denklemine oturdu. Yeniden Refah Partisi ile MHP sağda, DEM Parti de solda konumlandı.
Bu bağlamda; Ak Parti seçmeninin muhalefetin taşıyıcı kolonu olan CHP’ ye yönelebileceğine ilişkin işaretler de çoğaldı. Diyebiliriz ki; CHP yeni bir Türkiye tasarımını ortaya koyma çalışmasına başlama noktasına geldi. Yerelde iktidarı elde eden CHP; ‘’demokratik diriliş’’i gelişme, refah ve sürdürülebilirlik ortak paydasında birleştirilerek yerelden genele topluma benimsetme yollarını arama noktasına geldi. CHP; toplumsal kesimlerle ‘’güçlü bağ’’lar kurma çalışmasına hız verme aşamasında.
Öte yandan:31 Mart seçimleri ile Türkiye’nin önü açıldı. Türkiye’nin demokratik birikimi, toplumsal tepkiler, insanların ülkenin ‘’eşit hissedarı’’ oldukları inancı CHP’yi yeni bir Türkiye tasarımı inşa etmeye zorluyor. Bu bağlamda; CHP, önümüzdeki dönemde ekonomik bunalım ve yoksulluk ile TBMM’ deki anayasa değişikliği tartışmaları ve ‘’Kürt sorunu’’ olmak üzere 3 aksta yoğunluk yaşayacak.
İktidara karşı yerelde güç dengelemesi
31 Mart seçimlerinde ulusal iktidara karşı yerelde bir ‘’ güç dengelemesi’’ oluştuğu görülüyor. Seçim; AK Parti’nin artık eskisi kadar güçlü olmadığını, kitle partisi olma özelliğini kaybettiğini ve ittifak ortaklarına ‘’mecburiyeti’’inin güçlenerek sürdüğünü gösteriyor. Öte yandan; seçmen eğilimine de parti oyları üzerinden bakıldığında yeniden Refah Partisi dışında ’’küçük’’ partilerin seçmen gözünde ağırlıklarını kaybettikleri görülüyor.
Ayrıca; iktidar bloku seçmenlerinin bu kez, oy vermeyerek eleştirilerini gösterdiği anlaşılıyor.
Öte yandan; 14 Mayıs 2023 Genel seçimlerinde iktidar bloku aleyhine yaşanması gereken kırılma, gecikmeli olarak 31 Mart 2024 Pazar akşamında yaşandı.
Gelinen bu aşamada; CHP’nin önünde topluma ne ölçüde güven vereceği, nasıl bir ilişki kuracağı, yerelde nasıl bir başarı hikayesi üretip üretemeyeceğini, örgütsel kapasitesini yenileyerek büyütüp büyütemeyeceği gibi problemler var.
CHP’nin başarısı; bu problemlerin çözümüyle doğru orantılıdır.
CHP’ nin 31 Mart başarısının sürdürülebilir kılmadaki asıl ihtiyacı, muhalif seçmenin yeniden canlanan umutlarına isteğine ne ölçüde cevap verebileceğidir.
Tugay’ın milli iradesi…
Cemil Tugay, 31 Mart 2024’ de, yerel yönetim seçimlerinde 1 milyon 292 bin İzmirlinin ‘’oy’’uyla Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay; İzmir’ de devlet protokolünde 2 numaralı koltuğun sahibi, sivil demokrasinin de bir numaralı temsilcisi.
İzmir; sadece demokrasinin ‘’kale’’si değil, aynı zamanda CHP’nin de ‘’AMİRAL GEMİSİ’’dir.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, bir yönüyle de CHP’ ye bugünkü seçim başarısını üreten ‘’DEĞİŞİM HAREKETİ’’nin de İzmir’ deki öncülerinden biridir.
Cemil Tugay’ın yerel yönetim protokolünde Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ la birlikte ön safta yer alması sadece doğal değil, aynı zamanda da demokrasi, devlet ve siyaset etiğinin de ‘’olmazsa olmaz’’ıdır.
Buna karşın; gerek Anıtkabir programında, gerekse belediye başkanları toplantısında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın görünür olmaktan uzak bir konuma itilmesi adeta ‘’kıyıda-köşede’’ bir pozisyona ‘’reva görülmesi’’; her şeyden önce İzmir’ i itibarsızlaştırmaktır.
Bu arada; Büyükşehir Belediyesi’nin en etkili ve operasyonel koltuğu olan Genel Sekreterlik görevine atamanın Başkan Cemil Tugay’ın rızası ve onayı alınmadan planlamaya kalkışılması; İzmir’de oluşan milli iradeye aykırılık, İzmir halkına da haksızlık ve vefasızlık olur.
SONUÇ OLARAK: 31 Mart seçimleri sonrasında CHP’nin sorumluluğu büyük ölçüde arttı, CHP bir yandan kazandığı belediyelerde başarılı olmak, diğer yandan da 2024 seçimlerindeki birinciliğini 2028 seçimlerinde de pekiştirerek sürdürmek ve umudu örgütlemeye devam etmek zorundadır.