Tüm kış, çoğumuz için birbirinden güzel yerlerde tatil yapma hayali kurarak geçti. Yazla birlikte hayaller, gerçek oldu ya da olayazdı. Uzun tatil yapamayanımız bile İzbanla ya da ilçe dolmuşları ile İzmir’de yaşamanın keyfini sürüp, ünlü tatil beldelerine günübirlik de olsa gitti.
Kastım sadece İzmir sahilleri de değil. Ege, Akdeniz sahilleri, Karadeniz yaylaları, Orta Anadolu Gölleri ve fazlası... Sonuçta Anadolu, cennet. Her yeri ayrı güzel, kültürü farklı, sofrası lezzetli.
Masa başında çalışırken sosyal medyada gördüğümüz o plajlarda çılgınca eğlenen eş, dost ve ünlü fotoğrafları ile az iç çekmedik bu yaz. Bana iç çektiren ünlülerin başında Savaş Karakaş geliyor. Teknesi İDA ile Ege koylarını gezdi uzun uzun. Karaya çıktığı neredeyse her yerde gördüğü çöpün videosunu çekip bu güzelliğe bunu yapma diyen videolar paylaştı. Videolardan birinde Savaş Karakaş’ın önü Göcek adaları, arkası Akdeniz biyocoğrafyasının temsilcilerinden kızılçam ormanı ve etrafı çöp!
O manzaraya ve nicesine plastik izini bırakanları düşünüyorum bir süredir. Derdimiz ne?
Bu konu sadece Türkiye’nin de değil dünyanın derdi. Daha önce keşfedilmemiş Tayland sahilleri, Bolivya ormanları, Timbuktu çölleri gibi eşsiz alanların sırt çantalı gezginlerin gitmesinin ardından yaşadığı çöp sorununu, ekolojik ve kültürel erozyonu Turistin Ayakizi Filmi (Gringo Trails) bir güzel anlatıyor. Bu film, dünyanın çöp derdi ile ilgili kaynaklardan sadece biri.
***
Bundan iki yıl önce Sürdürülebilir Turizm Uzmanı Ferdi Akarsu ile Foça Özel Çevre Koruma Bölgesi’nin turizm planını hazırlamaya koyulduk. Birbirinden güzel yürüyüş rotaları için dört mevsim değişen bitki çeşitliliği, her bir rotanın hikayesi ve manzarası bizi inanılmaz heyecanlandırdı. Gel gör ki o rotaların her birinde müthiş bir çöp sorunu vardı (hala var). Planı yazarken bu sorun çözülürse eğer rotalar açılabilir gibi bir not düşmek zorunda kaldık.
Foça örneği üzerinden ironik bir durum daha var. 2013 yılında Foça için yapılan ekonomik analiz araştırması kapsamında ziyaretçi anketi yapılıyor. Ve ankette ziyaretçilere Foça’yı neden tercih ettikleri soruluyor. En çok verilen cevap “deniz, sahil ve kıyıların temizliği” oluyor. Bu gerekçenin yanına taş evlerini, Beş Kapıları, manzara değerini, Akdeniz foklarının yaşamasını, balık çeşitliliğini, Nazmi Ustanın sakızlı dondurmasını da koyunca kimimiz için kısaca cennetin tasviri Foça olabiliyor. Hal böyle olunca yani temiz diye tercih ettiğin bir alana gidip çöp bırakmak ilginç değil mi?
Çöpün kaynağı alan kullancıları, yani sen ben o... Belediye çalışanlarının her birinin Kara Murat olmaması değil. Zaten çöpü toplamak, kaynağında ayrıştırmak ve geri dönüşüm önemli olmasına rağmen asıl çözüm değil. Çözüm, en ideal haliyle çöp üretmemek. Tek kullanımlık diye adlandırılan pipet, plastik bardak, pet şişe gibi malzemeleri tercih etmemek. Tüketeceğin kadar meyve sebzeyi mutfağına sokmak... (Greenpeace “Tek Kullanımlık Plastikler Yasaklansın” adlı bir kampanya başlattı. Kampanyanın gerekçelerine plastiktenkurtul.org adresinden ulaşılabiliyor)
İlkokul hayatımızın neredeyse her günü Andımız’ı okuduktan sonra bahçedeki çöpleri toplayıp derse başlayarak geçti. O çöpleri toplarken ne yaşadık da bugün bu konuyu hala konuşuyoruz? Milli Eğitim Bakanlığı’na daha fazla temizlik personeli çalıştırmadığı için içerledik mi? Harçlığımız yetmediği için yiyemediğimiz çikolatanın paketini toplamak zorumuza mı gitti? Ya da yetişkin olarak ödediğimiz vergilerin bir işe yaramasını mı bekliyoruz?
***
Bilim insanları, çöp üretme ve atma eyleminin tek bir nedeni olmadığını ortaya koyan araştırmalar yapıyor. Brown ve Perkins’in bu konuda yaptığı araştırmanın sonucunda şunu söylüyor, “Bir toplumdaki çöp seviyesi, suç oranıyla ilişkilidir”!
Bir grup araştırmacı da çöp tenekelerinin, yerlerinin doğru belirlenmemesinin etken olduğunu söylüyor. Başka bir grup da çöp kovalarının tasarımlarının, çöplerin yere atılmaması konusunda etkili olduğundan bahsediyor. Kullanıldığında ses çıkartan ya da bir restorandaki masalardan çöp kovalarına giden yolu işaretleme gibi uygulamaların etkisinden söz ediyor. Bunlarla birlikte “çöp atma” gibi emir kipiyle yazılan mesajlar yerine “bu alanın bu kadar güzel görünmesini birlikte sağladığımız için teşekkür ederiz” tarzında olumlu mesajların etkisinden de söz ediliyor.
Bilim insanı değilim ama uzun süredir Anadolu’nun farklı yerlerinde çalışan biri olarak şunu ekliyorum; turist değil ziyaretçi olmayı seçmek gerekiyor. İki sıfatın yüklediği sorumluluk birbirinden çok farklı. Turist olup gittiğin yerin yabancısı ve tüketicisi olmayı tercih etmek yerine ziyaretçi olup orada yaşayan tüm canlara değer vermeyi ve sunacakları tüm misafirperveliğe açık olmayı tercih etmek çok kıymetli. Ziyaretçi ve ev sahipleri için...