Yeni anayasa için bir süredir çağrılar yapılıyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "yüzde 50+1"i tartışmaya açtı. Cumhurbaşkanı seçim sisteminde yer alan “yüzde 50 +1” formülünden yakındı ve “Oyların çoğunluğunu alan” adayın seçilmesi gerektiğini öne sürdü.
Erdoğan’ın açıklaması ile AKP’nin, MHP’ye dirsek gösterdiği yönünde tespitler yapıldı. Her ne kadar Devlet Bahçeli dün yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir. Devlet hayatında çatlak sesler dinmiş, karar alma süreçleri seriye bağlanmış, bürokratik oligarşinin suyu kesilmiştir” diyor olsa da emniyet başta olmak üzere bürokrasi içerisinde kazan kaynadığı biliniyor. Yargıtay üzerinden MHP hamlesi ve küçük gibi görünen operasyonlarda bile Cumhur İttifakı içerisinde vuku bulan çelişkilerin izlerine rastlanıyor.
Masaya bir kez oturuldu ancak sürekli olarak güçler tazeleniyor, ittifaka şekil veriliyor. Masada güç olmak veya kalmak üzere hamle üstüne hamle yapılıyor. Özellikle seçimler öncesi taviz koparmak adına adımlar atılıyor.
Devlet Bahçeli uzun yıllardır ilk kez açık biçimde Erdoğan’la farklı düşüncesini açıklamış oldu.
7 Haziran'da yapmış olduğu konuşmayı hatırlatan Devlet Bahçeli, “Bu sistemin demokratik meşruiyet temeli yüzde 50+1'dir” hatırlatmasında bulundu. “Milletvekili, belediye başkanı, muhtar seçmiyoruz. Cumhurun bütününü temsil edecek cumhurbaşkanı seçiyoruz. MHP olarak dün ne demişsek bugün de aynı görüşteyiz” diyerek masada güçlü kalmak üzere açıktan tartışma başlatmış oldu.
MHP’nin oy oranından çok daha fazla etkiye sahip olduğu biliniyor. Cumhur İttifakı politikalarının belirlenmesinde aldığı hegemonik rolün de bazı AKP’lileri rahatsız ettiği yönünde kulis haberler çokça yapıldı. Diğer yandan Hizbullah, BBP, MHP, YRP ve AKP Cumhur İttifakı’nın, Avrasyacılar ve ulusalcılara uzanan geniş ittifak veya koalisyon olduğu da biliniyor. Ülkede tüm faşist, gerici güçlerin birliğine dönem dönem İyi Parti de eğilim gösteriyor, kan çekiyor!
Ancak AKP ekonomide burjuva iktisat yasalarına dönüş, rasyonel tartışma ile Mehmet Şimşek hamlesini nasıl yapmak zorunda kaldıysa; uluslararası durum ve iç politika dinamikleri gereği de bazı adımları atma zorunluluğunu görüyor. Ancak bu sürece MHP’nin ittifak içerisindeki mevcut hegemonyasıyla gidilemeyeceğini düşünen AKP’nin, yeni yol haritaları açıklayacağı günler uzak değildir.
Daha çok dış politikanın, özellikle Ortadoğu denklemi hesaplanarak AKP’nin inşa etmek istediği iç politikada Erdoğan; MHP’nin müdahalelerinin sınırlarını çizmek istiyor. “İttifak bitiyor” tespiti yerine “AKP ittifak içerisinde MHP’ye güç kaybettiriyor” demek bu açıdan daha yerinde olacaktır.
Süleyman Soylu, Ali Yerlikaya, yargı tartışmaları ve mafya uzantılarına kadar yapılan her operasyon, Cumhur İttifakı’nın kirli dünyasının derinliğine işaret ediyor. İç içe geçmiş kirli politikadan sıyrılıp tek başına hareket etmenin zorluklarını görenler; varsa ittifakı dağıtma veya yeni ittifak inşa etme hedefini zamana yaymak isteyecektir.
Özellikle yerel seçim sonrasında Erdoğan ve Hakan Fidan’ın, yeni politik dizaynı hızlanacaktır. Ortadoğu’nun güçlerine, emperyalistlerin ihtiyacına göre yeni ittifakların kapısı aralanacak, aralanmak zorunda kalınacaktır. Önümüzdeki süreç ittifakların, müzakere ve diyalogların şekilleneceği bir dönem olabilir.