Hani örneklemek gerekirse, TÜBİTAK'ın ve bilimcilerin tehlikeli atık dediğine belediye meclisleri ‘tehlikeli atık değildir’ diyerek ruhsat verebiliyorlar!

Yaşam Savunucuları böylesi o kadar çok ihanet gördüler ki! Yurttaşlar canlarından bezdiler. İğrenç çıkar ilişkileri içinde debelenen politikacılardan umudu kestiler. Baksanıza bu nedenle kendi yasalarını kendileri hazırlıyorlar. 

Dünyada birçok ülkede örnekleri var elbette. Yurttaşlar etkili olabilecek sayıda imzaya ulaşan dilekçeleriyle kendi hazırladıkları yasa önerileri olarak meclislerine sunabiliyorlar.

Ekolojik mücadelelerinin yılmaz ve gönüllü savunucusu Avukat Arif Ali Cangı, “Altılı Masa açıklamalarında ‘ekokırım’dan söz etti, ancak ekokırımın suç olarak kabul edilmesi henüz yok. Bu eksiklik de tamamlanmalı” dedi.

Av. Arif Ali Cangı ve arkadaşları, hazırladıkları yasa önerisinde, Türk Ceza Kanunu’nun 77’inci maddesinden yola çıkarak, ‘Soykırım ve insanlığa karşı suçlar’ başlığının ‘Soykırım, insanlığa ve gezegene karşı suçlar’ olarak değiştirilmesini öneriyorlar.

"Ekokırım nedir?" derseniz, şöyle tanımlanmış: “Çevreye ağır ve geniş çapta ya da ağır ve uzun vadeli bir biçimde zarara yol açmasının kuvvetle muhtemel olduğunun bilincinde, yasadışı veya keyfi olarak işlenen fiiller ekokırım suçunu oluşturur”

Dünya Sağlık Örgütü’nce 21’inci yüzyılın en büyük sağlık tehdidi olarak dikkat çekilen iklim değişikliği konusunda bilimcilerin uyarıları, önemli bir etken olmuş bu girişimleri için.

Sevgili Av. Arif Ali Cangı dikkatimizi şöyle çekiyor: “Bu durumda doğaya zarar veren insan faaliyetlerine derhal son verilmelidir. İnsan faaliyetleri denilince, bunu soyut insan olarak ele almamalı. İnsan doğada var olan  canlıların  sadece bir türüdür. Bu gerçeğin görmezden gelinip, doğal varlıkları bir hammadde olarak, kendisini de doğanın sahibi gören anlayış, kapitalist, endüstriyel  sistem  yerküreyi bu hale getirmiş durumda.

Bu tehlikeli gidişi durdurmak için alınacak önlemek bütün dünyada tartışılmaya başlandı. Bunun bir parçası  olarak ekokırım suçunun tanımlanması ve iç hukukun yanı sıra uluslararası hukukun parçası haline getirilmesi çalışmaları her geçen gün yoğunlaşarak devam ediyor”

Yurttaşlar 30 Nisan 2023 tarihine kadar ıslak imzalarıyla bu yasa önerisine katılabilecekler. İmza masaları kuruldu ve büyük çabalarla özverilerle imzalar toplanıyor.

Ancak, sadece Altılı Masa değil, Emek ve Özgürlük İttifakı da duymalı bu öneriyi ve desteklemelidir.

Türkiye' de bir ilk! Yeni bir yol açılıyor!