Herkes biliyor ve kabul ediyor ki, uluslararası egemen sermaye, yaşam unsurlarına da el koydu! Artık hava da su da parayla. Toprak zaten ilk mülkiyetlerine kattıkları yaşam kaynaklarındandı. Sadece emeği sömürmekle kalmıyorlar doğayı da sömürüyorlar. İktidara getirdikleri işbirlikçileri de onların emirlerinde gereğini yapıyorlar.
Artık vatan, bayrak, vb. yok! Pazarlar, holding flamaları var. Birçok ülkenin bayraklarını bilemezsiniz ama petrol şirketlerinin, cep telefonu firmalarının, vb. flamalarını bilirsiniz. Sermaye enternasyonalizmini sağlamıştır.
Yoksulların çocukları vatanları için öldüklerini sanırlar, oysa sömürgen şirketlerin Pazar payları için ölüme sürüklenmişlerdir. Uğruna öldükleri topraklar, sermayenin çıkarları doğrultusunda kullanılır veya yok edilirler. Ülkemize bir bakın:
En verimli tarım topraklarına sanayi yerleştirilmiş. En değerli tarımsal ürün alanlarına JES’ler, HES’ler, TS’lari…
Koylar ya turizm tekellerine ya da ülkelerini soyan devletlilere peşkeş çekilmektedir; ekolojik denge hak getire..
Sanayi devriminde dördünce ve hatta beşinci aşamaya gelmiş ülkeler, sömürdükleri ülkelere sanayileşiyor, kalkınıyorsunuz masalıyla en ölümcül en yıkıcı tesisleri yerleştiriyorlar.
Geçen yazımda Aliağa’dan söz etmiştim. Oradaki yatırımlardan özellikle gemi sökümlere dikkatinizi çekmek isterim. Dünyanın başına belâ olan tehlikeli atıklar buran giriyor ülkemize. Dünya bu atıklardan kurtuluyor, burada da birileri zenginleşiyor. Aliağa değil yalnızca etkilenen, tüm ülkedeki yaşamdır.
Ülke çöplüğe döndürüldü; buna mahkûm edildiğimiz politikalar uygulandı yıllarca. Naylon poşeti parayla alıyorsunuz ama dünyadan naylon çöpleri getirilip gömülüyor ülkeye…
Yalan ve riya diz boyu! Yaşam yok edilirken hiçbir olumlu değerde bırakmadılar ülkede. Doğa ve insan toplumu birbirinden ayrı şeyler değildir, birlikte kirletiliyorlar…
Karşı çıkmalıyız!