Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK); ekonominin yılın ikinci çeyreğinde yüzde 3.8 büyüdüğünü açıkladı.

Tüketim kalemi büyümeye yüzde 11.8 oranında katkı sağladı. Büyümede sanayi daraldı, özel tüketim (hane halkı tüketimi, yüzde 15.6 oranında arttı.)

İç talebe dayanan büyüme, sağlıklı ve sürdürülebilir değil.

Diyebiliriz ki; Türkiye, tüketerek büyüyor. Büyümede tüketimin payı, yüzde 56’dan yüzde 76’ya çıktı.

Büyümenin istihdama ve kalkınmaya katkısı yok.

Yatırım kaleminin büyümeye katkısı yüzde 1.3 olurken net ihracat da yüzde 6.3 oranında küçüldü.

Denilebilir ki; ekonomi büyürken halk fakirleşiyor.

Bu arada; enflasyon yüksek, faizler düşük ve TL de sürekli erirken halk, tasarruf etme yerine tüketime yöneliyor.

Bu kez de; ihracat azalıp ithalat artınca ithalata ve tüketime dayalı “kalitesiz büyüme tablosu” oluşuyor.

Oysa; nitelikli, kaliteli büyüme üretime, yatırıma ve net ihracata dayalı büyümedir.

MİLYONLAR GEÇİM SAVAŞI VERİYOR

Kamu görevlileri Hakem Heyeti’nin 2024-2025 yılları için verdiği zam kararı; yaklaşık 4 milyon memur ve 2,5 milyon kamu emeklisinin umutlarını kırdı.

Yüksek enflasyon ve düşen alım gücü ile milyonlarca insan, en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale geldi.

Kamu görevlileri Hakem Heyeti’nin 2024 yılı için yüzde 15+10 ve 2025 yılı içinde yüzde 6+5 zam kararı; memur ve memur emeklilerinin şimdiden çaresizliğe terk edilmesine yol açtı.

Gerçek enflasyonun yüzde 100’e yaklaştığı bir ekonomik ortamda memurlara ve memur emeklilerine 2024 için yüzde 25, 2025 yılı için de yüzde 11 oranında zammın reva  görülmesi insafla bağdaşır mı?

Bu arada; Türk- İş’in verilerine göre Ağustos ayında açlık sınırı 12 bin 198 TL, buna karşılık en düşük emekli maaşı 7 bin 500 TL, yoksulluk sınırı 39 bin 733 TL, en düşük memur maaşı da 20 bin 350 TL.

Böylece; pahalılıkla birlikte yeni yılda, açlık ve yoksulluk sınırının altında gerçekleşecek olan maaş artışı; geçim savaşına yeni mağdurların katılmasına neden olacak.

TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ ÇAKILDI

Öte yandan; Temmuz –Ağustos Tüketici Güven Endeksi, 100 endeks puanının çok altına inerek adeta çakıldı. Bunun nedeni de; gelecek 12 aylık dönemde, “genel ekonomik durum beklentisi’’ yüzde 25 oranında düştü.

Bununla birlikte “maddi durum endeksi” de yüzde 20 azaldı.

Tüketici Güven Endeksi’nin böylesine azalmasının nedenleri,

·      Kök maaşlarından dolayı zam alamayan milyonlarca emeklinin hali,

·      Barınma krizinin problem olmaktan çıkarak “toplumsal çöküntü”ye dönüşmesi,

·      Gerçek enflasyonun TÜİK’in açıklamalarının çok üstünde olması,

Tüketici Güven Endeksi 0- 200 arasında değer alır.

Endeks 100’ün üzerindeyse ekonomide işler iyi gidiyor, 200’e yaklaşıyorsa ekonomide her şey yolunda demektir.

SEFALET ENDEKSİ’NDE ONUNCU SIRADAYIZ

2022 verilerine göre; Dünya Sefalet Endeksi’nde onuncu sıradayız. Bizden üst sıralarda Zimbabve, Venazuela, Suriye, Lübnan, Arjantin, Yemen, Ukrayna ve Küba yer alıyor.

Sefalet Endeksi; işsizlik oranı ile enflasyon oranını toplayıp büyüme oranından düşerek bulunur.

Bu sonuç; ekonomik koşulları ölçer.

Faiz oranı olarak 10 yıllık devlet tahvilleri baz alınıyor.

Büyüme oranı pozitifse, ekonomi büyümüşse, bu oranın düşülmesi gerekiyor.

Çünkü; ekonomik büyüme sefaleti azaltıyor.

Sefalet Endeksi’ne ilişkin bu sonucun oluşmasında enflasyon etkili oldu ve 6 Şubat depremi durumu daha da kötüleştirdi.

Türk Lirası sürekli değer kaybetti, kur ve enflasyon yükseldi.

Bu durum; 85 milyon insanın büyük bir kısmının geçim durumunun daha da zorlaşmasına neden oldu.

Bu arada; yapılan analizlerde 157 ülke arasında en az “sefil” ülkenin İsviçre olduğu ve en alt sırada yer aldığı görüldü.

SONUÇ OLARAK; 

Ekonominin kilit göstergeleri; durumun “iç açıcı” olmadığını anlatıyor.