Son zamanlarda, özellikle pandemi döneminde açıkça görülen ekonomi yönetiminin beceriksizliği, artan iç ve dış borçlar, hızla büyüyen cari açık, artan işsizlik, tarımda dahil olmak üzere ithalata dayalı büyüme, yollar, köprüler şehir hastaneleri ile geleceği borçlandırılmış vatandaşlarımız, içi boşaltılmış merkez bankası, kayınpeder damat yönetiminde Sayıştay denetimine kapalı temlik edilmiş varlık fonumuz, topal demokrasi, talimatla yürüyen hukuk sistemi, şahsi cüzdanı gibi keyfi kullanılan kamu bankaları, emirle açıklanan faiz kararları, baskı ve korku yaratmak için alınan gözaltı ve tutuklama kararları ve sonrasında hiçbir şey yokmuş, olmamış gibi salıvermeler… o kadar çok örnek var ki ekonomimizi sevimsizleştiren.
Bunlara rağmen güzel ülkem ve fedakâr halkımız tüm düzensiz ve ilkesizliklerin üstesinden gelerek ülkemizi düzlüğe çıkarabilir ama aşağıda kısa başlıklar ile özetlemeye çalışacağım konularda yapılacak iyileştirmelerle
Her biri diğerinden önemli başlıklara baktığımızda, her başlık için ayrı ayrı sayfalarca köşe yazısı yazsak yine de yaşananları ve üretilecek çözüm önerilerini anlatmakta bitiremeyiz.
Ne kadar iyileştirme yapılırsa, ülkemiz o kadar düzlüğe çıkar. Yaratılacak güven ortamı ile kaçan yabancı yatırımlar yavaş yavaş tekrar ülkemiz ekonomisine olumlu katkı sağlayacaktır.
TEK ADAM YÖNETİMİ
AKP tarafından da eleştirilen, uygulamada birçok eksiklik ve aksaklıklar hissettiren, dünyada eşi benzeri olmayan Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi (Başkanlık) ile ülke yönetimi tek bir kişinin iki dudağı arasına hapsedilmiştir. Seçilmemiş atanmış liyakatsiz bakanlar, güreşçiden banka yöneticisi… danışmanlardan oluşan paralel yönetim, etkisizleştirilen parlamento ve halkın temsilcileri ve daha birçok örnek parlamenter sistemin yeniden tesis edilmesini zorunlu hale getirmiştir.
Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi öncesi uygulanan parlamenter sistemin eksikleri giderilerek yeniden oluşturulacak güçlendirilmiş parlamenter sistem ve hayata geçirilecek çağdaş ülkelerin demokrasisi ülkenin ekonomisinin önünü açar. Ülke ve ekonomi kurtulur.
SİYASİ PARTİLER KANUNU
Atanmış Bakanlardan; ETS Turizm acentasının sahibi Murat Ersoy Turizm Bakanı, Medipol Üniversitesi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Fahrettin Koca Sağlık Bakanı, Maya Okulları'nın sahibi Ziya Selçuk ise Milli Eğitim Bakanı yapıldı. Yok yapmaz, kendi çıkarı için bir karar almaz diyemeyiz. Bu kişiler görevlerini kendi çıkarları için kullanabilirler. Devlet yönetimi bu kişilerin iyi niyetine, sözüne, ahlaklı bir insan olmasına bırakılmaz.
Damadın Bakan, okul arkadaşının kamu üst görevlerine atanması, kızının danışman, eşinin rektör, aynı soy isimden onlarca kişinin aynı kurumda işe alınması, kişiye özel açılan kadrolar…siyasi partiler kanununda ivedilikle düzenlemeye gidilmesini gerektirmektedir.
Öncelikle, Siyasi etik yasası, nepotizm, kayırmacılık en başta olmak üzere seçim sistemi de dahil yapılacak iyileştirmeler “Biri Yer Biri Bakar Kıyamet Ondan Kopar” sözünde olduğu gibi yüzlerce haksız atama ve kayırmanın önüne geçerek toplumsal barışa büyük katkı sağlayacaktır. Atanacak liyakatli yapılarla arzu edilen verimli ve üretken yapılar oluşacaktır.
Önümüzdeki yazılarımda iç içe yaşadığımız bu önemli konu başlıklarının altını küçük hatırlatmalarla dolduracağız. Sadece ne durumda olduğumuzu görmek için;
AB NORMLARINA UYGUN HUKUK SİSTEMİ,
2002-2004 AKP hükümeti döneminde gerçekten herkesi sevindiren düzenlemeler ve AB yolunda demokrasi adına iyi düzenlemeler yapıldı. Bu yaklaşımla 2004 yerel seçimlerinde ciddi bir başarı gösterdi. Taa ki 2006 yılına kadar… mezardakilere bile oy kullandıran terörist Fetö’nün devletin kılcal damarlarına sızana kadar,
2006 Ergenekon ve Balyoz süreçleri ve haksız tutuklamalarla yüzlerce değerler yıllarca cezaevlerinde kaldılar sonuç; pardon beraat ettiniz suçunuz yok. Esaret 2011 yılına kadar sürdü.
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Sayıştay ve Danıştay’ın kodları ile oynadılar. Sırf bu kurumların seçimlerinde üstünlük sağlayarak o kurumu ele geçirmek için…
Amerikalı rahip çok ağır suçluydu, talimatla serbest bırakılarak ABD’ye gönderildi. Benzer şey Deniz Yücel’de oldu onu da Alman askeri uçağı aldı götürdü.
17-25 Aralık sürecinde Terörist Fetö’nün pasta ve kadro paylaşım kavgasının arkasında sıfırlamalar, rüşvet ve yolsuzluklar çıktı. Elle tutulur gözle görülür hukuksuzluklar aklandırıldı. Fetö’de yargılanmalı, yolsuzlukları yapanlarda…
15 Temmuz’da talimatla sokağa çıkartılan gencecik askeri öğrenciler, ne olup bittiğini anlamayan anasının kuzusu vatani görevini yapan askerler, Evine ekmek götürmek için alın teri döken ve mecburen maaşını Bank Asya’dan alan ülkenin masum vatandaşlarının yaşadığı hukuksuzluklar zulmedenlerin vicdanlarına ağır bir şekilde hükmetmesi gerekirdi.
Daha dün serbest bırakılan gazetecilerden bahsetmek bile istemiyorum. Ağır, uydurulmuş katalog suçlarla haksız yere tutuklanan ve yıllarca ceza istenen, yıllar geçmesine rağmen iddianamesi bile hazırlanmayan gazeteciler serbest bırakılıyor.
2004-2005 Sonrası AKP dönemlerinde Hukuk sopası ile o kadar çok hukuksuzluk yapıldı ki, burada yazmakla bitmez.
MAKYAJSIZ GERÇEK VERİLER AÇIKLANMALI, HALKA YALAN SÖYLENİLMEMELİ,
Sadece enflasyon ve işsizlik verileri üzerine konuşmak gerçeklerin ne olduğunu ortaya çıkaracaktır. Her gün medyadan uzmanların açıkladığı pandemi vaka sayılarının gerçeği yansıtmadığı, tüm ülkede açıklanan vaka sayısının sadece 1-2 şehir toplamından da daha az olduğu bir durumda, talimatla halkına yalan söyleyen, halkını aldatan bir bakan olmaması gerekir.
Enflasyonu vatandaşa soracaksın. Harcama yapan onlar, pazara çıkan, kira ödeyen, tatile ve eğlenceye mecburen para harcayamayan onlar, asıl enflasyon vatandaşın enflasyonudur. TUİK diye bir kurum var talimatsız gram açıklama yapamıyor ama tüm gerçekleri biliyor, enflasyon % 30-35 diyemiyor.
Pandemi ortamında vatandaş sokakta hangi işletmelerin açık olduğunu, hangi işletmelerde kısıtlı çalışma yapıldığını görüyor. Yeni işsizlik rakamları açıklandı % 13,4 olarak, kim inanır bu rakamlara… ancak Kadir İnanır… Birde yüzsüzlük yaparak önceki aylarda işsizlik rakamlarını açıklarken, tüm dünyada işsizlik artarken bizde azalmaz mı… niye kandırma ihtiyacı hissediyorsunuz bizleri.
Bilim kurulu üyeleri bizim hiçbir leyden haberimiz yok açıklamaları, siyasi partilerin ülkenin dört bir yanından aldığı bilgilerle yaptığı açıklamalar, virüs konusunda uzman kişilerin basına verdiği açıklamalar devletin ve bakanın verdiği açıklamalar ile uyuşmamaktadır. Bakanın verdiği sayıların 20-30 kat üzerinde vaka ve ölüm sayıları olduğunu iddia etmektedirler.
Daha fazlası da var, her gün medyadan görüyor takip ediyorsunuz…
BAKANLAR VE DEVLETİN KURUMLARI TALİMATLA YÖNETİLMEMELİ
Atanmış Bakanların gözü sarayda, icraat yapamıyorlar, adım atamıyorlar saraydan talimat bekliyorlar. Sarayın onayı ve talimatı olmadan hiçbir karar almıyorlar. Bu kirli alışkanlık bakanlıklara bağlı kurumlarda da gelişti. Onlarda saraydan talimat almadan bir karar alamıyor açıklama yapamıyorlar. TUİK örneğinde olduğu gibi…
Bir de ekranlar karşısında bakanların ve kurum yöneticilerinin Sayın Cumhurbaşkanımız bilir, onun bu konuda düşüncelerini bekliyorum, Cumhurbaşkanımız daha iyisini bilir gibi yalaka söylemler, bu makamları iyice itibarsızlaştırmıştır.
ÜLKEDE HER İHALEYİ ALAN YANDAŞ MÜTEAHHİT GRUBUNA VERİLEN AYRICALIKLAR BİTMELİ
İngiliz anayasasının tek kelimesi bile üç asırdır değişmedi ama sadece AKP döneminde ihale mevzuatı 180 defa değişti, yandaşa ve sarayın talimatlarına uygun hale getirildi.
Dünyada kamuda ihale alan şirketlerde birinciliği havuz şirketleri kimseye kaptırmadı. Devletin yaptığı bütün büyük ihaleleri kan emici, vatandaşı soyan 5-6 havuz şirketi aldı. Küçük işlere bakma tenezzülü bile göstermiyorlar. Sanki başka yerli veya yabancı şirket yokmuş gibi, hatta bunların yaptığının dörtte beşte biri fiyatına yapacaklar varken…
Hani vatandaşın ………. Koyan insan müsveddesi. Vatandaş zamanı gelince ne yapacağını ne koyacağını biliyor, bilmez ise vatandaş bu söyleme razı olmuş demektir. Tabi ki mevcut durumu onaylayan vatandaş.
YAP İŞLET VATANDAŞI YANDAŞA SOYDUR, SONRA DEVRET PROJELERİNE SON VERİLMELİ
Kimsenin uçmak istemediği ve kotayı dolduramayan, uçmadıkları için uçmayanında parasını sizin ödediğiniz Zafer havaalanı başta olmak üzere, tollar, köprüler, Enerji tesisleri, büyük çaplı inşaatlar, daha ihalesi bile yapılmadan 5-6 havuz şirketine ihale edildi. Edilmekle kalmadı, bunlara ve bunların aldığı borçlara hazine yani Türkiye halklarının garantisi verildi. Yetmedi, 3. Hava limanı, Yavuz ve Osmangazi köprüleri, Marmaray, Otoyollardan geçmeyen şehir hastanelerine gitmeyen, yerini bile bilmeyenlerden kota ve taahhütlü işler nedeni ile parası alındı. Masum vatandaşın çocukları ve torunları da borçlandırıldı.
PANDEMİ FIRSATA DÖNÜŞTÜRÜLMEMELİ
Sadece bu örnek bile yeterli olacaktır; Erdoğan’ın Rize’de vatandaşa çay fırlattığı, virüs unutularak herkesin iç içe girdiği binlerce kişinin katıldığı miting ve bir AKP’linin düğününe katılan 1.500 kişi için korona engel olmazken, hak aramak için bir pankart açan 5-10 kişinin bulunduğu ortam virüs gerekçesi ile polis şiddetine maruz kalmakta veya izin verilmemektedir.
Sağlık Bakanı Koca’nın üst üste iki gol yediği, bu hafta sonu sokağa çıkma yasağı konusunda karar almadık söyleminden sonra, İçişleri Bakanı Soylu’nun bir saat önce sokağa çıkma yasağı ilan ederek vatandaşı sokaklara döktüğü, market ve bakkalların önüne yığdığı unutulmamalıdır.
Daha dün yapılan açıklama ile toplu taşımada getirilen kısıtlama, daha üzerinden birkaç saat geçmeden yeniden değiştirilmesi ilgili bakanlıkların sarayın talimatı olmadan bu zor dönemde iş veya işlem yapamadığının açıkça kanıtıdır.
Cumhurbaşkanınca yapılan açıklamada ayakta yolcu alınmayacaktı, akabinde koltuk sayısının yarısı kadar yolcu alabilecek açıklamaları iktidarda bulunanların devleti devlet gibi yönetemediğinin göstergesidir.
SAYIŞTAY DENETİMİNDEN UZAK VARLIK FONU HALKIN FONU OLMALI
Varlık fonu bizde yanlış anlaşıldı galiba, Bir varlığımız olur zor günlerin dostu olacak biz bunları bu fon altında toplarız zamanı gelince de kullanırız.
Ülkemizin pek çok kıymetli işletmeleri varlık fonuna devredildi. Sayıştay denetiminden uzak bu fonda neler yaşanıyor bilmiyoruz. Hesapta verilmiyor. Meclis denetleyemiyor. Fonu yönetenlerde bir açıklama yapmıyor.
Fonda kullanılan devletin, halkın şirketleri ve paraları ama kuruş hesabı verilemiyor. Bizde medyaya yansıyan bilgilerle değerlendirme yapıyoruz. Varlık fonu darlık fonu olmuş, 60 Milyar borçlanmış…
Peki kim yönetiyor, tek kişi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve damadı… Damat demiyorum. Hazine ve maliye bakanı… ama damat…biliyoruz Erdoğan’ın kızı ile evli sadece bunlar biliyor oradaki değerlerimizin ne olduğunu… Sayıştay’da denetleyemiyor.
Güncele dönecek olursak; daha dün kararını aldılar. Vatandaşın ileride emekli olunca çekip yaşlılığında başını sokacak bir ev almak için 7 milyon kişinin bireysel emeklilik sistemi altında biriktirdiği 152 milyarı da varlık fonuna devrettiler.
Anlaşılan o ki varlık fonunda para ve işletme bitmiş BES’teki paraya ihtiyaç duyulmuş, şeffaf olmadığı için biz bilmiyoruz THY, ÇAYKUR… vs ne olduğunu,
Vatandaşın emeklilik umudunu da çalmışlar mı desem… satmışlar mı desem…
ÇAYKUR varlık fonunda, vatandaşa fırlatılan çaylar Erdoğan’dan (Çaylar Şirketten)
Çaykur Katar’da, Katar bize ne katar … SWAP katar.
DAMAT BAKAN İVEDİ İSTİFA ETMELİ
Yabancıya gitmesin mevki makam şan şöhret, bu yüzden damat, Birinin kızı ile evlilik yapan onun damadı oluyor, bu gerçeği değiştirebiliyor muyuz… HAYIR.
Damat işte, yalan söylemiyoruz… Ne yani yarın çıkıp ben Erdoğan’ın damadı değilim mi diyecek.
Halkının gözünün içine baka baka yalan söyleyen bakan, damat bakan
Gerçekten de bakıyor, yaşananları izliyor ama gerçekleri söylemiyor.
Hani, en kötüsünü geride bıraktık demiştin…
Hani, şubat ocaktan, mart şubattan, nisan marttan iyi olacak, mayıs zaten iyi olacak demiştin…
Hani, dolar 4 lira olacak diyen açıkgözlüler doları 3 liradan alanlar satacaklar da… para kazanacaklar da… demiştin
Aynısını 2018 yılında da 5 lira çerçevesinde söyledin ama dolar bugün 7.45 TL.
Ekrana her çıkışında sana tepki olarak dolar yükseliyor sen sesini kesince normale dönüyor…
Bir de şu konu var, her konuşmanda burası çok önemli diyordun… önemli olmayan ne kaldı ki….
İstifa ettiği gün ülke nefes alacaktır.
TOPLUMSAL BARIŞ İÇİN SOYLU OLMAMALI
“Ben Erdoğan’dan hesap sormazsam Namerdim” diye meydanlarda bangır bangır bağıran halka söz veren soylu gitti yerine, namert soylu geldi. Çünkü Erdoğan’a ne sorduğunu bilmiyoruz.
2008 de “At Üstünde Duramayan Başbakan”, “Paçalarınızdan Yolsuzluk Akıyor”, “Boyan Döküldü Tayyip Erdoğan”, “Rantın Babasını Getirdiler” ve sonrasında 2014 yılında “Bedenim Kan Gölüne Dönse De Erdoğan’ın Yanından Ayrılmayacağım” diyen 180 derecelik birinden bahsediyoruz.
Trabzon havaalanı Ekrem İmamoğlu kumpası başta olmak üzere yıllarca alanda kullandığı kin ve nefret kokan ayrıştırıcı bölen söylemleri ile AKP’nin şımarık çocuğu olmuştur.
Güncele dönersek; dün gazetecilere verdiği demeçte “Asıl Sizi Açığa Almak Lazım” diyerek zihninin arkasındaki gerçek düşüncesini ortaya koymuştur.
Bir içişleri bakanının yapıcı, birleştirici, vatandaşın güvenliği, huzur ve mutluluğu için geniş hoşgörülü olması gerekirken arkasına aldığı genel kolluğa ilave olarak jandarma ve sahil güvenlik güçleri ve güç zehirlenmesi ile cebinde silah olarak kalemi ve düşüncesinden başka tırnak çakısı bile olmayan gazetecilere gider yapması Türkiye’nin görmek istediği fotoğraf değildir.
Damat bakan ile ne olduğunu bilmediğimiz gerginliğe gelince…
Aşağıda başlıklarını verdiğim konulara gelecek yazımızda değinerek içeriklerini doldurmaya çalışacağım.
KUVVETLER AYRILIĞI YENİDEN TESİS EDİLMELİ
DIŞ POLİTİKA SAYGIN VE İLKELİ OLMALI
İTHALATA DAYALI TÜKETİM EKONOMİSİ YERİNE ÜRETİM EKONOMİSİ
ÜRETİME DAYALI BÜYÜME MODELİ
TARIMA DESTEK VE İTHAL İKAMESİ
SURİYELİLER POLİTİKASI KESİN ÇÖZÜLMELİ
FAİZ DÖVİZ ENFLASYON ÜÇGENİNDE DENGE
TSK DARBE YİYEN BİR GENERALE TESLİM EDİLMEMELİ
DÖRDÜNCÜ KUVVET MEDYA BAĞIMSIZ OLMALI VE DİSİPLİNE EDİLMELİ
BAĞIMSIZ VE ŞEFFAF BİR MERKEZ BANKASI
HALKA AİT KAMU BANKALARI MAŞA OLMAMALI
HDP TÜRKİYE PARTİSİ OLMALI
TOPLUMSAL BARIŞ VE EŞİT YURTTAŞLIK SÖYLEMLERİ SÖZDE KALMAMALI
ADİL VERGİ YÜKÜ VE ADİL GELİR DAĞILIMI
KALKINMA PLANLI DÖNEMLER YENİDEN HAZIRLANMALI
İŞSİZLİKLE MÜCADELE İÇİN İSTİHDAM YARATAN PROJELER
Yukarıda sadece iki başlığı kısaca değerlendirdiğimiz konular ve diğer başlıklarda yapılacak olumlu iyileştirmeler ekonomiyi düzlüğe çıkaracaktır.
Friedrich Nietzsche’in (1844-1900) bir sözünde, Cahil bir toplum kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın. Egemenliğini çalan zalim ve madrabaz olduğunu ifade eder.
Bu sözden yola çıkarak şunu söylemek gerekir. “Her Toplum Layık Olduğu Şekilde Yönetilir”
Virüs vakalarının arttığı bugünlerde, Temizlik Maske mesafe….
Sağlıkla kalın….
“Bir ülkede yalakalığın getirisi, dürüstlüğün getirisinden daha fazla ise o ülke batar”
Montesqueiu