Eyyam ya da eyyamcılık; futbol jargonuyla dilimize giren bir kelime. Kural ya da yerleşmiş hükümlere göre değil, günün koşullarında herkesi memnun etmek için kafasına göre karar veren, hatasını örtmek için denge politikası uygulayayım derken yapılan hataları tanımlamak için kullanılıyor.
En güzel örneklerinden birini de Türkiye Futbol Federasyonu’nun, Göztepe-Altay maçı ile ilgili verdiği son kararda görebilirsiniz.
Federasyon, iki takımı da hükmen yenik ilan etti. İki takımın 3’er puanının silinmesi de söz konusu. Daha önce de Futbol Disiplin Kurulu saha içi ve saha dışı olaylardan dolayı Altay’a 6, Göztepe’ye de 4 maç seyircisiz oynama cezası vermişti.
Bu nasıl saçma bir karardır, anlamak mümkün değil. Ne zamandan beridir bir suça üç ayrı ceza verilir oldu bu memlekette?
Federasyon işin kolayına kaçıyor. Neden mi?
Olayın gerçek nedenlerini araştırmak, suçluları tespit etmek yerine en kolayını yapıyor. Göztepe ve Altay kulübüne ceza üzerine ceza yağdırıyor.
Maçta seyircinin sahaya girip Altay kalecisine saldırması bir suç. Bu suçu işleyen tutuklandı. Eğer kulübün bu konuda bir ihmali ve suçu varsa açıklayın. Güvenlik zafiyeti nereden kaynaklı? İzmir emniyetinin burada suçu var mı? İl Güvenlik Kurulu’nun kararı neden uygulanmadı? Özel güvenlik şirketinin kusuru var mı?
Altay’a gelelim. Organize şekilde suç işlendiği ortaya çıktı. Ama bu suçun Altay kulübü ile organik bir bağı var mı? Bu konuda somut bir delil ortaya çıktı mı? Ambulans şirketi ile ilgili soruşturma açıldı mı? Nasıl oluyor da 6222’den ceza alan bir kişi, statlara girmesi yasak iken bu ambulans firmasında şoför olarak çalışabiliyor ve stada elini kolunu sallayarak giriyor? Güvenlik soruşturması neden yapılmamış? Altaylı taraftarların yarısı kendine ayrılan yerde maç öncesi olaysız girerken, diğer yarısı neden maçın 5. dakikasına kadar stada girmedi ya da giremedi? Dolayısıyla kapılarda yığılma olunca arama yapılmadan içeri girdiler. Burada kimin ihmali var?
Federasyon madem böyle bir ceza verdi bu soruların cevabını kamuoyu ile paylaşmalıdır.
Bu karar kamuoyu önünde Göztepe ve Altay kulüplerini kurumsal olarak suçlu durumuna sokmaktadır. Nitekim ulusal gazeteler haberi manşetlerinde, “Altay ve Göztepe’ye ibretlik ceza” diye verdiler.
Türkiye bir hukuk devleti ise, hukuk devletinde ‘ibretlik ceza’ yoktur. Ancak kabile toplumlarında ‘ibretlik’ cezalar olur. Yine Türkiye bir hukuk devletiyse bir suça birden fazla ceza verilemez. Seyircisiz oynama kararı bir cezadır, maçın iki kulüp için de hükmen yenilgi ile sonuçlanması bir cezadır. Şimdi yetmezmiş gibi iki takımın puanlarının silinmesi de gündemde. Oldu olacak kulüplerimizin kapısına kilit vurun.
36 yıldır Türk futbolunu takip eden biri olarak yazıyorum. Bu olayların çok daha ağırları yıllarca üç büyük denilen şımartılmış İstanbul takımlarının maçlarında yaşandı.
Hafızalarımızı tazelemek için hatırlatıyorum.
Tarih:12 Mayıs 2012. Yer: Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı: Fenerbahçe ve Galatasaray 12 Mayıs 2012’ de Kadıköy’de şampiyonluk mücadelesine polis ile taraftar arasında büyük olaylar yaşandı. Olaylar sonrasında onlarca kişi gözaltına alındı. Taraftarlar sahaya girdi, koltuklar parçalandı, polis biber gazı kullandı. Galatasaray saatlerce Kadıköy’de mahsur kaldı. Stadın elektrikleri kesildi. Kupa töreni gazetecilerin flaşları ile yapıldı. Fenerbahçeli yöneticiler olayları FETÖ’cü polislerin kışkırttığını iddia etti. Bu maçtan sonra Fenerbahçe’yi hükmen mağlup ilan ettiniz mi? Ya da puanını sildiniz mi? Ben hatırlamıyorum.
Yine bir hatırlatma…
Tarih: 16 Mayıs 2010. Yer: Yine Fenerbahçe Stadı. Ligin son haftası. Bursaspor ile Fenerbahçe şampiyonluk için çekişiyor. Maç 1-1 bitiyor. Yanlış bir anons ile Bursaspor’un berabere kaldığı, Fenerbahçe’nin şampiyon olduğu zannediliyor ve ortalık karışıyor. Sahaya inen taraftar anonsun yanlış olduğunu öğrenince ortalığı yangın yerine çeviriyor. Bu maçta Fenerbahçe hükmen mağlup ilan edildi mi? Ya da puanı silindi mi? Ben hatırlamıyorum.
Bir hatırlatma daha…
Tarih: 22 Eylül 2013. Yer: Atatürk Olimpiyat Stadı. Maç taraftarların sahaya girmesi nedeni ve yaşanan kavgalar nedeniyle yarım kaldı. Ardından 52 kişiye dava açıldı. Sonuç: Yarım kalan maç 3-0 Galatasaray lehine tescil edildi. Yani iki takım birden yenik sayılmadı. Peki takımların puanları silindi mi? Ben hatırlamıyorum.
Tarih: 19 Nisan 2018. Yer: Fenerbahçe Kadıköy Şükrü Saracoğlu Stadı. Ziraat Türkiye Kupası yarı final ikinci maçı. Takımlar Fenerbahçe ve Beşiktaş. Maç 57. Dakikada Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş’in kafasının yarılması ile yarıda kaldı. Karar: Maç seyircisiz olarak kaldığı yerden devam edecek. Sonuç: Beşiktaş kararı protesto etti ve maça çıkmadı. Yani saha içi olay olmasına rağmen maçta hükmen yenilgi kararı verilmedi.
Örnekler o kadar çok ki… Bir dönem Futbol Federasyonu Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nda hakem olarak görev yapan İzmirspor önceki başkanlarından hukukçu Şakir Uzun ile konuştum. Deneyimli bir hukukçu olan Uzun şunları söylüyor:
“Bu kararı futbol müsabaka talimatının 19. Maddesi’nin b bendine göre vermişler. İsteseler ki daha önce örnekleri yaşandı. 20. Maddeye göre karar verip maçı kaldığı yerden oynatabilirlerdi. Yönetmeliklerimiz çağın gerisinde kaldı. Artık suçu işleyen kişiler rahatlıkla tespit ediliyor. Suçun şahsiliği ceza hukukunda önemlidir. Ayrıca verilen ceza adil ve ölçülü olmalıdır. Federasyon burada kantarın topuzunu kaçırdı. Tabi burada devreye lobiler giriyor. İstanbul kulüplerine aynı cezaları veremiyorlar. İzmir’in lobisi zayıf.”
Yıllardır İstanbul kulüplerinin hegemonyası altında hareket eden, naklen yayın gelirlerinin yüzde 40’ını bu semirtilmiş kulüplere aktaran federasyondan fazlasını beklemek zaten abes olur. Neyin ne olduğunu görmek için Süper Lig’e bakın. Toplamda 19 takımın mücadele ettiği Süper Lig’de 8 İstanbul takımı var. Bir tanesi daha geliyor yolda. Seneye 9 takım olacak.
Göztepe ve Altay, İzmirli ya…
Vurun abalıya…
Eyyamcı federasyon…
Özerkliğinizi sevsinler…