Kaotik oluşum, anarşik düzen... Hoş geldin Kâinat!
Galaksiler, sistemler; Samanyolu ve Güneş ailesi. Aile mensuplarından bir toz zerreciği. Görünmez bile uzayda; yok hükmündedir. Ancak bir o kadar da beceriklidir. Yapar kimyasal çorbasını. Sıraya koymuştur işlerini. Can verir çorbasındaki anorganik maddeye. Organik Devrimini başlatmıştır artık; tut tutabilirsen!
Tek hücrelilerden taa düşünen insansılara kadar geliştirilen yaşam. Çelişkiler, çözümlemeler ve değişimle gelen uyumlu gelişimler... Uyamayanı zaten eler geçer doğa.
Dryopithecus kökenli, canlılar içinde baş parmağı diğer dört parmağına karşı duran tek canlı düşünen insan!
Toplumsal değişim ve gelişim de doğaya koşuttur:
Tuttuğunu alet yapan elin alet ve beyin ile diyalektik etkileşimleri. Ateşi yakabilmeyi becerebilmek. Taşlarla başlayan ve robotlara dek varan teknoloji. En başlarda tohumları ve ekip biçmeyi devrimsel şekilde yaşamına katmıştı oysa. Basit gibi gelse de bu mülkiyet kültürünü oluşturdu. Gelsin savaşlar, savaş teknolojileri. Artık sahip ve egemen olabilmek gerekli.
Sanayi Devrimi ile en hızlı şekilde doğaya ki, kendi türünün varlığına da meydan okuyacak kadar sermaye için yabancılaşma. Öylesi hastalıklı doğaya zıt bir kültürdür mülkiyetçilik ve sermaye.
Kendi malı zanneder dünyayı ve yaşamı bu mülkiyetçiler. Doğayı mülkiyetlerine, varlıklarına katmaya çalışırlar. Önce toprak, sonrasında su ve hava ve canlı cansız tüm yaşamı kendi malları edinmiştirler. Doğa dersini verir bu narsist ürününe izin vermez artık öz yok edilişine. Uyarır narsistlerini, yaşamın sürdürülebilmesi için göreve çağırır tüm toplumları.
Yeni bir toplum, ekolojik komünal düzen... Hoş geldin hoş geldin Kovid-19!