Eğer altı farklı siyasi parti seçim öncesi bir koalisyon oluşturuyorsa, öncelikle yapılacak şey halka, seçmene ‘bizi seçerseniz işte yol haritamız’ diyebilecekleri bir metin, bir taahhüt ortaya koymaktır. Altılı Masa, bu hafta böyle geniş ve detaylı bir mutabakat metnini kamuoyu ile paylaştı, şimdi her yönüyle çeşitli kesimlerde tartışılıyor. Yandaş medyanın büyük karalama kampanyası da gösteriyor ki, mutabakat metni Türkiye’nin ihtiyaçlarına parmak basmış, yıkıma giden ülkeyi geri döndürecek içerik ve detaylar taşıyor. Bu iktidarın her alanda yarattığı yıkımı bir anda ve kısa sürede gidermek elbette mümkün değil ama metni incelediğimizde özellikle devlet yapılanmasında geniş çaplı bir onarım öngörülüyor.
Tabii muhalefeti eleştirmenin dayanılmaz rahatlığına teslim olan kimi ‘iktidar muhalifleri’ de mutabakat metnini yerden yere vurmalara doyamıyor. ‘O eksik, bu eksik, şu niye yok’ diye feryat ediyor.
Şunu hala bazı kafalar almıyor, bu ülkenin öncelikli sorunu ülkeyi yıkıma sürükleyen iktidarı seçimde indirmek. Eksik, sorunlu vs. herkes bir şey söyleyip kulp bulabilir ama metni dikkatli okuyanlar yapılmak istenenin, öncelikle devleti tüm kurumlarıyla restore etmek olduğunu görebilir.
20 yıldır iktidar olan bir yönetimin her alanda yarattığı deformasyon elbet bir metinle ele alınıp çözülecek değil, elbet değinilmesi, gereken düzeltilmesi gereken çok şey var. Şunu unutmamak lazım, farklı altı partinin üzerinde uzlaştığı bir metin bu, sadece bu uzlaşı bile başlı başına çok değerli.
Tutsak olan Demirtaş dahi ‘eleştirmeden önce hakkını teslim etmek gerekir’ diyerek altı partinin uzlaşmasının önemini ve verilen emeğin hakkını teslim ediyor. Eksik olduğu elbette söylenebilir, üzerine yeni politikalar inşa edilecek yeni açıklamalar gelecek zaten.
Kısacası eleştirmek, muhalefeti yerden yere vurmak çok kolay, cezası yok, üstelik ‘kahraman’ da olabilirsiniz. Ama şimdi bu iktidardan gerçekten kurtulmak isteyenlerin yapması gereken bu değil, yapıcı bir üslupla bu ittifaka destek olmaya çalışmak.
Ayrıca, kimi ‘muhalefet’ parti liderleri, çala kaşık eleştiri yarışına girerken, önce kendi siyasi geçmişlerine bakmalı. ‘İlk taşı en günahsız atsın’ denirse, hepsinin ellerindeki taşı bırakıp gitmeleri gerekir…
Şimdi sırada, bu mutabakat metnini hayata geçirme misyonunu üstlenecek aday isminin açıklanması var. 13 Şubat’ı bekleyeceğiz, isim ne olursa olsun orada kenetlenmek gerektiğini düşünüyorum.
Ve, ittifakı oluşturan altı partinin mensuplarının, örgütlerinin bu mutabakat metnini kendi içlerinde özümseyip aynı güçle savunmaları çok önemli. Artık kimse karnından konuşmamalı, aday açıklandığı zaman da ‘istemezük’ çığlıkları atılmasın. Bunlar seçimi kaybettirecek önemli hatalar olacaktır ve altı partinin her mensubu bu sorumluluk duygusuyla hareket etmek zorunda.