Başlarında Gökhan Daca gibi sevgin ve saygın yöneticileri varken nasıl böyle çalışabiliyorlar?

Kahraman zabıtalar neden kaldırımları tamamen işgal etmiş yerlere bu saldırıyı yapamıyorlar?

Anladım; güçleri yaşlı ve çaresiz kadına ve benzerlerine yetiyor.

Kadın, bir köşede üç beş kilo domates, bir avuç erik ve birkaç demet de yeşillik satacak. Ne yapsın, babadan bağlanmış altı bin lira kadar yetim maaşından başka geliri yok. Akmasa da damlar hesabı…

Ancak kahraman zabıtalar rahat bırakmazlar kadını. Terazisine öyle bir dalış yaparlar ki!...

Evet, bu kadın durdurulmalıydı. Satış yapsın da kaldırımlara kadar taşmış koskoca hipermarketler, marketler, manavları batırsın mıydı yani?

Terazisine el kondu. Artık sattığı birkaç kilo domatesi sağda soldaki terazilerde tarttırabilmek için koşuşturuyor, rica ediyor Narlıdere’ deki esnaflara…

Ha, bir de ödenecek yüklü para cezası var!

Asla bir insanın kalamayacağı sığınağının kirasını çıkartması gerek. Hoş, orada da kaldığı son günler. Kiralar artınca… Evet, yeni bir sığınak bulması gerek.

Çilekeş mi çilekeş! Kızcağızı da pek genç yaşta ölüvermiş. Hani ana baba tamam da evlat acısı ve eksikliği pek zor. Bu nedenle de tek başına ve adamakıllı çaresiz.

Kaldırım işgallerine katlanan zabıtalar bu kadının engel olmadan yaptığı minnacık ticaretine katlanamıyorlar!

Ülke yangın yeri! Yoksulluk ve çaresizlik had safhada. Evinde, istirahatinde olması gereken yaşlardakiler sokaklarda iş, aş mücadelesindeler.

Toplumumuz ağır yaralı. Tüm olumlu değerler kaybettirilmiş.

“Zabıta işini yapıyor” diyebilirsiniz.

Allah aşkına iş mi bu?