Faaliyete geçtiği 2000’li yılların başında İzmir Metrosu kent için yepyeni bir ulaşım modeliydi. Yapım sırasında günlük hayata yansıyan zorluklar hemen unutulmuş, İzmirli 10 istasyonlu bu tertemiz hızlı, kolay ulaşım modelini hemen benimsemişti.
Piriştina, metro için ‘Benim göz bebeğim’ derdi ve beni de bir süre sonra burada görev yapmam için ikna etti. ‘Kısa süre’ diye başladığım İzmir Metro maceram, geride bıraktığı acı tatlı anılarla 15 yıl sürdü. Vefasızlığı, nankörlüğü, mobingi, güç zehirlenmesini, kötü yönetimin şirketi nasıl giderek geriye götürdüğünü gördüğüm gibi, dostluğu, kardeşliği de gördüm. Kötü ve liyakatsiz yönetimin olduğu her yerde olduğu gibi İzmir Metrosu da artık verdiği hizmet ile değil kente yaşattığı sorunlarla öne çıkar oldu.
Zaten son yıllarda büyük finansal sorunlar, borçlar, kaynak yokluğundan yerine getirilemeyen bakım, onarım, yenileme vb. işler, ödenemeyen hak edişler, işçi eylemleriyle gündeme gelir olmuştu. Öyle ki, bir zamanlar İzmir Metrosu ile iş yapmaya can atan firmalar ödeme alamadıkları için mal satmaktan kaçınır hale gelmişti. Evet, yine bir zamanların vergi rekortmeni şirket artık ciddi kaynak sıkıntısı yaşıyordu.
Bu koşullarda bakım ve yenileme faaliyetleri de ‘olduğu kadar’ yapılabiliyordu. Sonunda yılların yorgunu ekipmanlar hizmet veremez hale geldi ve sistemin en derin istasyonu olan Üçyol’da ne yazık ki yürüyen merdiven kazası ile acı bir tecrübe yaşandı.
Böyle bir sonucun elbet ‘sorumlusu’ olacaktı… Fatura, bir süre önce göreve gelen genel müdür ile onun yardımcısına kesildi. Sanki bu tablo, şu birkaç yılın eseriymiş gibi!.. Haa, o zaman yapılan bu atamalar çok mu doğruydu o da ayrı; artık tramvayı ve artan istasyon ve araç sayısı ile devasa bir ulaşım sistemine dönüşen İzmir Metrosu daha liyakatli görevlendirmeleri ve organizasyon yapısını hak ediyordu. Bu düşünülmedi, ‘elim üzerlerinde olsun, yöneten ben olayım’ diyen birinin egosu ağır bastı; çıkan fatura da bu arkadaşlara kesildi.
Genel Müdür ve genel müdür yardımcısı iş yasasının 25. Maddesine göre Tazminatsız işten çıkartıldı. Bildirim süresi bile yok ki bu arkadaşlar şirketin kuruluşundan bu yana orada görev yapmaktaydı. 25 yıl bir kalemde silindi. Şirkete çok sayıda müfettiş geldi, bütün mali kayıtlar inceleniyor.
Şimdi iş mahkemelere taşınacak!.. Kimse yılların emeği olan tazminat hakkını orada bırakmaz. Hakların ödenmesi hatta göreve iade davaları başlayacak. Yargı süreci nasıl işler bunu göreceğiz ama ekipman taleplerinin yerine getirilmemesi, gerekli satın alma ve ihalelerin yapılmaması vb. belgeler değerlendirilecektir elbette.
Kimse bana enerji ve personel giderlerinin yüksekliği, gelirlerin azlığı gibi gerekçelerle gelmesin. İster şirket, ister belediye, ister ülke yönetimi; liyakat, beceri, yönetim kabiliyeti, sorun çözme yeteneği olmayanlar işi değil. Bu kadar net!..