İzmir’in en öncelikli problemi; beslenme ve barınma krizinin yanında depreme hazırlık ve kentsel dönüşüm geliyor.

Ne var ki; İzmir’de kentsel dönüşümün adı var, kendisi yok.
120 kişinin öldüğü 2020’deki deprem sonrası İzmir’de ‘’YAPI STOKU’’’nun durumu ‘’ALARM’’ veriyor.
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı EYLEM ULUTAŞ AYATAR ‘’YAPI STOKU’’ndaki bu ‘’vahim’’ tabloyu açıkladı.
İMO Başkanı EYLEM ULUTAŞ AYATAR, ‘’kentteki her 10 yapıdan dördünün RİSKLİ olduğunu’’ söyledi. Daha da önemlisi; İzmir’de binaların yüzde 40’ı mühendislik hizmeti almamış ‘’RUHSATSIZ’’ binalardır.

Bu arada; İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ‘’İMO’’ Başkanı EYLEM ULUTAŞ AYATAR, ‘’bir milyon yapı stokunun 400 bini RİSK taşıdığını‘’ belirterek ‘’bu yapılar acilen güvenli hale getirilmelidir’’ dedi.

‘’Ruhsatlı binalarda da büyük sorunlar olduğunu’’ belirten İMO Başkanı, ‘’KENT YENİDEN İNŞA EDİLMELİDİR’’ vurgusunu yaptı.
Diyebiliriz ki; kentsel yenileme, dönüşüm ve depreme hazırlık; İzmir için ötelenemez bir problem olarak hepimizin ve ilgili kurumların önünde duruyor.

7 ayda 398 inşaat firması 'konkordato' ilan etti

Bir yanda her geçen gün ağırlaşan ‘’BARINMA KRİZİ’’, dar ve sabit gelirlilerin konuta erişiminin neredeyse olanaksız hale gelmesi, yüksek kiralar sebebiyle kiralık evde oturmanın bile ‘’HAYAL’’ olduğu, diğer yandan da inşaat firmalarındaki iflaslar…

2024’ün ilk 7 ayında 398 inşaat firması ‘’KONKORDATO’’ için başvurdu. Bu tablo bize, ekonominin itici gücü inşaat sektörünün iflasının ayak seslerini duyuruyor. İnşaat girdilerindeki aşırı maliyet artışı, yüksek enflasyonla birleşince sektörde durgunluk başladı. Özellikle; inşaat sektörü ‘’ÇÖKÜŞ’’ sürecini yaşıyor. İnşaat sektöründe demirden çimentoya 100’ den fazla girdi fiyatları katlandı. Bu arada; yüksek faiz, yüksek enflasyon, baskılanan kur, ağır vergi yükü, peş peşe gelen zamlar ve giderek yaygınlaşan iflaslar; konut ve barınma krizini tetikleyerek konuta erişimi olanaksız hale getiriyor.

Bu gidiş durdurulmazsa, insanlar sokakta yatmak zorunda kalacaklar. Olumsuz seyreden bu sürecin en ağır yükünü de dar ve sabit gelirlilerle emekçi sınıflar taşıyacaklar.

Öte yandan; ekonomide durgunluğu ve yüksek enflasyonu birlikte yaşıyoruz. Bunun anlamı; üretim yavaşlıyor, fiyatlar artıyor ve cebimizdeki para hızla eriyor.

Merkezi yönetim-yerel yönetim iş birliği ile barınma hakkı acilen çözülmeli

Barınma krizini ne merkezi yönetim ne de yerel yönetimler tek başına çözemez.
Çare; merkezi yönetim- yerel yönetimler arasındaki iş birliğidir.
Çare; Ege-Koop benzeri geçmişte başarısı kanıtlanmış kooperatif üst birliği örgütlenmelerinin desteklenmesidir. İzmir’de Büyükşehir Belediyesi’nin koordinasyonunda ilçe belediyeleri konut kooperatifleri için imarlı, alt yapılı konut arsası üreterek tahsis etmeli. Merkezi yönetim de kooperatifler için kamu bankaları aracılığıyla düşük faizli, uzun vadeli ve ilk yılı ödemesiz kredi mekanizmasını devreye sokmasıdır. Bilindiği gibi; konut ve barınma hakkı, en temel insan haklarındandır. Sosyal devletin öncelikli görev sıralamasında sağlık, güvenlik ve barınma ötelenemez görev ve sorumluluktur. Yurttaşını barınma hakkından mahrum bırakan devlet; modern, çağdaş ve sosyal devlet olamaz. Yurttaşını kaderiyle baş başa bırakan, sokağa terk eden yönetim; insan odaklı modern yönetim olamaz.

SONUÇ OLARAK:
İzmir’ de bir milyon riskli bina var. Kent yeniden inşa edilmeli. Kooperatifler aracılığıyla konuta erişim özendirilmeli.