Bereket Boynuzu, eski Yunan kültüründen sızan esrarengiz bir motif; Latince kökenli "cornu" (boynuz) ile "copia" (bereket) kelimelerinin gizemli dansıyla şekilleniyor. Antik mitolojideki olaylar, sanki gökyüzü ve yeryüzü arasında gizemli bir pazarlığın perdesini aralıyor.
Girit'in İda Dağı'nda konumlanmış keçi Amaltheia'nın boynuzlarından fışkıran çiçekler ve meyveler, adeta bolluk ve bereketin bilinmeyen bir dilinde konuşuyor. Zeus'un bu mistik armağanı, sanki nympha'ların gizemli bir şifre çözme görevine atıldığı bir öyküye dönüşüyor. Bereket Boynuzu, tarihi sırlarla örülü, esrarengiz bir mitolojik tablo çizerken, izleyenleri gizemli bir düşsel yolculuğa davet ediyor. Zarifliği ve içine yerleştirilen çiçek, yaprak ve meyvelerle yarattığı zengin görünümüyle sevilen bu motif, Osmanlı armasında devletin bereketli topraklarını temsil etmek amacıyla kullanılmış. Özellikle kadın mezar taşlarında sıkça rastlanan bereket boynuzu, zamanla dişil anlamda üreme ve doğurganlık kavramlarına bir gönderme halini almış.
Bereket boynuzunun antik çağdan günümüze kadın mezar taşları üzerindeki yoğunluğu, sembolün bereketi temsil etme görevini, zamana meydan okuyarak dişil enerjiye yönlendirdiğini düşündürüyor.
Yunan kültüründe Tykhe, adeta tarımla dans eden kentlere bereket yağdıran bir tanrıça gibi. Onun tasvirlerinde sol elindeki bereket boynuzu, sanki kentin bolluk ve bereketini elinde tutuyor gibi düşünülür.
Osmanlı sanatında, dini mimari ve taş süslemelerin dünyasında dolaştığımızda, bereket boynuzu motifleri sanki çeşme cephelerinde birer sanat eseriymiş gibi karşımıza çıkıyor. İzmir Tilkilik semtinde Osmanzade Seyyid İsmail Rahmi Efendi tarafından 1813 yılında yaptırılan Dönertaş Sebili, sanki taşın dilimli kemerinde gizlenmiş gül demetleriyle süslenmiş iki bereket boynuzunu bizlere sunuyor.
Osmanlı mezar taşlarındaki bereket boynuzu motifinin özellikle kadın figürleriyle iç içe geçtiği dikkat çekiyor.
Emir Sultan türbesinde Şerife Ayşe Kadın'ın 1808 tarihli mezar taşı, sanki ana cephesinden tasvir edilmiş caminin sağında, bereket boynuzunun içine yerleştirilmiş armut, gül, taç yapraklı çiçeklerle dolu bir demetle adeta süslü bir tablo gibi duruyor. Basmane semtine yolunuzu mutlaka düşürün. İzmir'in çıkmaz sokakları, tarih ve sanatın bu gizemli dansına ev sahipliği yapıyor gibi.
Ve İzmir-Çeşme Mezarlığı'nda, Mustafa Ağa'nın kerimesi Ayşe Hanım'ın 1827-1828 yıllarına ait mezar taşında, bereket boynuzu motifinin taşın tepelik kısmında, soluk bir stilize edilmiş sanat eseri olarak gözler önüne seriliyor.
İzmirli iş insanı Yavuz Tatiş, tarihi İzmir sikkeleri koleksiyonunda 75 adet hazinesini koruyor. Ancak koleksiyonun en ilginç parçası, Tyche'nin sofistike ve gizemli Smyrna sikkesi. İ.Ö Üçüncü yüzyıla ait bu eser, Tyche'yi ayakta duran Tetrastyle'in içinde, bir elinde dümen, diğer elinde bereket boynuzu tutarken tasvir ediyor.
Sikkenin Tyche'nin başlığı belirsiz olsa da, Smyrna sikkelerinde kule taçlı olarak resmedildiği görülüyor. Bu şehirdeki kaderin sahibi Tyche, daima başında taşıdığı taçla, şehri Amazon kılığında temsil eden bir kader tanrıçasına dönüşüyor. İzmir sikkeleri, zamanın içinde kaybolmuş öyküleri, Tyche'nin dümeninde gizlenmiş gibi anlatıyor.
Hayat, sanki kader ve bereketin örülü olduğu büyülü bir masal gibi. Ancak "talih" bu masalın içindeki olayları kendi kontrolümüzde bir dümen gibi yönlendirmek için bir fırsat sunuyor. Öyleyse, bu gizemli masalın içindeki dümeni kendi öykümüze doğru çevirmeye ne dersiniz?
Hatırlatma: Prof.Dr. Ergun Lafli ile İz Televizyonu'nda, Dionysos'un dünyasına ikonografik bir yolculuk yaptık. Bu mistik serüvende Bereket Boynuzu'nun ilginç detaylarına dair notlarım var. İşte linki: