Halkların Demokratik Partisinin (HDP) İzmir il binasına yapılan saldırıda binada annesinin yerine çalışmak için bulunan Deniz Poyraz’ın öldürülmesi Türkiye’de büyük bir üzüntü, endişe yarattı ve şiddetle kınandı. Doğal olarak olayın İzmir’deki etkisi de daha şoke edici oldu.
“İzmir’de Organize Suçlar” ile ilgili olarak 24 Mayıs 2021 tarihinde yazdığım yazıda da belirttiğim gibi İzmir kendine özgü sosyal, ekonomik koşulları nedeniyle Türkiye’nin geneline göre hayatın daha ılımlı ve olumlu yaşandığı bir şehir. Muhtemelen bu koşulların da etkisiyle İzmir’de son yıllarda bu şekilde tasarlanarak işlenen bir siyasi cinayet olmadı. 17 Haziran’daki bahse konu saldırı hariç tutulduğunda, geçmiş on yılda (2011-2020) İzmir’de yaşanan, basına yansıyan ve siyasi partileri hedefleyen sınırlı sayıda (30 civarında) şiddet olayının meydana geldiği görülüyor. Bu olaylar incelendiğinde genelde üç biçim aldıkları dikkat çekiyor; bunlardan birincisi siyasi parti binalarına yönelik saldırlar, ikincisi, doğrudan parti yöneticilerine yapılan saldırılar, üçüncüsü de bir politik gruba diğer politik grubun müdahale etmesi.
Siyasi parti binalarına yapılan saldırılar genelde iki biçim alıyor; birincisi, grupların parti binasına doğrudan saldırması, ikincisi de parti binasına silahla dışardan ateş edilmesi. Bu saldırı türlerine özellikle HDP ilçe binaları 2011-2016 yılları arasında maruz kalmış. Söz konusu partinin binalarına grup saldırıları Menderes, Ödemiş, Karabağlar ve Buca’da gerçekleştirilmiş. Silahlı saldırılar ise Buca ve Bayraklı’da yapılmış.
İzmir’de ağırlıklı olarak saldırıya uğrayan ikinci parti AKP. Bu partiye yapılan saldırılar yine bir grubun parti binasına yönelmesi şeklinde gerçekleşmiş. Bu olaylardan Haziran 2011 başında Konak’ta AKP il binasına yönelik olarak gerçekleşmiş olanı o tarihlerde gerçekleşen AKP Hopa mitingi dolayısıyla yaşanan olayların bir yansıması. Haziran 2013’te ise Gezi Olayları ile bağlantılı olarak yine AKP Karşıyaka ilçe binasına yürüyen grup tarafından binaya molotof kokteyli atılmış.
Seçim dönemlerinde saldırı olasılığı yükseliyor
Yukarıda AKP binalarına yapılan saldırıların Hopa’daki olaylar ve yurt çapında etkisi olan Gezi olayları ile ilgisi olduğu belirtilmişti. Seçimler de bu tür saldırıları artıran önemli bir faktör. Örneğin; iki genel seçimin yapıldığı 2015 yılı bu saldırıların diğer yıllara göre daha yoğun yaşandığı bir yıl. Yılın ilk günlerinde Hüda Par Buca ilçe başkanının arabasına molotof kokteyli atılmış, yıl içinde Menemen, Buca, Menderes, Ödemiş, Karabağlar ilçelerinde HDP binalarına grup saldırıları ve silahlı saldırılar gerçekleştirilmiş. AKP’nin Karşıyaka, MHP’nin Bornova ilçe binalarına ses bombaları atılmış. Aynı yılın Şubat ayında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde sol görüşlü ve ülkücü öğrenciler arasında çıkan kavgada, Ülkü Ocakları’nın Ege Üniversitesi sorumlusu bıçaklanarak öldürülmüş her iki öğrenci grubundan 27 kişi yaralanmıştı. Bu cinayet, İzmir için talihsiz olaylardan biri olarak kayda geçmiştir.
Takip eden yılda olayların yoğunluğunun azaldığı görülüyor. 15.06.2016 tarihinde HDP’nin Menemen ilçe binasına, 23 Kasım 2016’da AKP’nin Karabağlar ilçe binasına tabancayla ateş edildiği görülüyor. 18 Aralık 2016’da ise HDP’nin Bayraklı ilçe binasına pompalı tüfekli saldırı gerçekleştiriliyor.
24 Haziran 2018 genel seçimlerinden iki gün önce Bayraklı’da Yeşil Sol Partinin standına bir saldırı, seçim günü ise AKP’lilere yönelik iki saldırının olduğu görülüyor. 2019 yerel seçim sürecinde ise 9 Mart 2019’da CHP’nin kampanyasının Bayraklı’da, AKP kampanyasının da yine Bayraklı ve Bornova’da saldırıya uğradığı basında yer almış.
Bu saldırlar içinde dikkat çeken bir başka husus da 15 Haziran 2016’da HDP’nin Menemen ilçe binasına yapılan silahlı saldırı ile 24 Mart 2018 tarihlerinde Yeni Parti Tire İlçe Başkanı’na yapılan silahlı saldırıların faillerinin psikolojik sorunları olan polis memurları olması.
Son Saldırı Mahiyeti İtibariyle Önceki Olaylardan Farklı
Son saldırı ilk bakışta geçtiğimiz on yılda İzmir’de siyasal partilere yönelik olarak gerçekleşen şiddet eylemlerinden farklı bir özellik gösteriyor. Geçmişteki olayların çoğundan faillerin hedeflerini sindirmeye, korkutmaya yönelik olarak nispeten etkisi sınırlı ya da ölçülü bir şiddet uygulamaya çalıştıkları izlenimi ediniliyor. Binalarda telafi edilebilir hasarlar ya da küçük yaralanmalar olabiliyor. Son olayda ise katilin HDP il binasına cinayet işlemek amacıyla geldiği, savunmasız bir kadını silahla öldürdüğü anlaşılıyor. Binanın kalabalık olmaması nedeniyle bir katliamın gerçekleşmediği, can kaybının bir kişi ile sınırlı kaldığı anlaşılıyor. Soruşturma ilerledikçe, bilgiler arttıkça daha kesin bir değerlendirme yapılabilecektir.
Arama motorunun son on yıl içinde İzmir’de siyasi partilere saldırı bilgisi getirmediği tek yıl 2017. Bu yıl aslında İzmir’in çok şanslı olduğu bir yıldı. 5 Ocak 2017’de İzmir adliyesine teröristler tarafından düzenlenen bir saldırı, insanlara yardım etmek ve onları korumak yetenekleri ile doğduğu ve bu nedenle polis olmayı seçtiği anlaşılan Fethi Sekin tarafından canı pahasına engellendi. Belki de insanlar ona olan saygılarından dolayı yılın geri kalanında birbirlerini siyasi nedenlerle incitmek istemediler. Belki başka nedenler de vardır. Ama bu da ilginç bir durum olarak değerlendirilebilir.
Her zamankinden daha karışık ve tehlikeli bir dünyada yaşıyor olsak da İzmir huzur kenti olma iddiasını sürdürmeli. Siyasi partilerin yöneticileri, vatandaşlar, güvenlikten sorumlu kamu görevlileri, hemen herkes bu amaca katkıda bulunmaya çalışmalı. Böyle bir olayın şehrimizde de ülkemizde de bir daha tekrarlanmamasını dilerim.