“Uyuşturucu madde suçları” kavramını ilk defa Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (Mülkiye) birinci sınıf öğrencisiyken duydum. Fakülte 1980 yılında mart ayının kasvetli, gri bir gününde şok bir haberle sarsılmıştı. Fakülteye bağlı Basın Yayın Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Yılmaz Günal geçirdiği ani bir kalp krizi sonucu vefat etmişti. Hocanın ismini de ilk kez duymuştum ama bu beklenmedik kaybın okulumuza yaydığı acı dalgasının bana da çarptığını çok iyi hatırlıyorum. Biz bu şaşkınlık ve şokla baş etmeye çalışırken arkadaşlardan biri “Hadi arkadaşlar hocanın kitabını satın alalım” dedi. Hemen okulun kitap satış bölümüne gittik, hocanın “Uyuşturucu Madde Suçları” kitabını aldık. Sonraki birkaç gün konuyla ilgisi olsun olmasın başka öğrencilerin elinde de aynı kitabı gördüm. Kendimizi bu şekilde hocamıza karşı son görevimizi yapmış hissettik, acımızı bastırmış olduk.
Mülkiye’ye gelmeden önce uyuşturucunun “u” su hakkında bile bir fikrim yoktu. Çünkü öncesinde İzmir Atatürk Lisesi (İAL) öğrencisiydim (1976-1979). Okul yönetiminin çok katı ve uygulamada kararlı olduğu bir disiplin anlayışı vardı. O günlerde dünyanın en ünlü uyuşturucu baronu Pablo Escobar silahlı adamları ile okula gelse bile Müdür yardımcıları tarafından kravat takmadığı, saçlarını düzgün kestirmediği veya ceketini giymediği için okula giremezdi. Israr ederse de onun kulaklarını kıpkırmızı yapana kadar bükebilirlerdi ve yine okula sokmazlardı. Disiplin konusunda o kadar kararlıydılar.
Ama zaman değişti. Dünya her zamankinden daha karmaşık ve tehlikeli hale geldi. Komşumuz olan bazı ülkelerin devletleri çökmüş durumda, kuzeyde ciddi bir savaş sürüyor. Buralarda oluşan otorite boşlukları illegal faaliyetler için gerekli alt yapıyı hazırlıyor ve bu gelişmeler ülkemizi de olumsuz etkiliyor.
Alarm! Alarm! Alarm!
İzmir artık 1976 yılında İAL’de okumak için geldiğim şehir değil. O zamanlar İzmir’de yaşayan yaklaşık bir buçuk milyon kişiye üç milyon kişi daha eklendi. Şehir de dünya gibi her zamankinden daha karmaşık, tehlikeli, yoğun ve kozmopolit hale geldi. Bu değişim İzmir’de uyuşturucu ile ilgili sorunların da yoğunlaşmasına ve haberlerin çoğalmasına yol açmış gözüküyor. Tabii ki İzmir polisin turistlerin sigaralarını sarmalarına yardımcı olduğu bir uyuşturucu cenneti ya da bir muz cumhuriyeti şehri değil. Hiçbir zaman da öyle olamaz. Aksine İzmir, potansiyel tehditlere karşı duyarlı, titizlikle, tutarlılıkla ve politize edilmeden yapılan çalışmalarda kamu otoriteleri ile iş birliği yapmaya istekli insanların desteğiyle en ciddi sorunların bile çözülebileceği bir şehir. Bu potansiyel değerlendirilerek sorun kararlılıkla daha da büyümeden kontrol altına alınabilmeli.
Bu yıl başında İzmir Valisi Selim Köşger 2021 yılında İzmir’de uyuşturucuyla mücadele çalışmaları hakkında bilgi verdi. Vali, uyuşturucu arzını (satıcılar) operasyonlar ve kontroller ile baskı altına alırken, talep (alıcılar) tarafında ise özellikle ailelerin farkındalığını artırarak sorunu bertaraf etmeye çalıştıklarını anlattı.
Nisan ayı başında ise CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu, İzmir'in Konak ilçesine bağlı Roman mahallelerinden biri olan Güney Mahallesi'nde yaptığı açıklamada kentin uyuşturucu suçları bakımından ilk sıralarda olduğunu, madde bağımlılığı ve kullanım oranının gittikçe arttığını kaydetti. Madde bağımlılığının eğitim ve gelir düzeyi düşük olan mahalleler arasında yaygınlaştığını belirten Purçu, “Bu nedenle, eğitimsizlik, işsizlik, borçlanma, göç, şiddet, yoksulluk gibi faktörler, madde bağımlılığının altında yatan yaygın sebepler olarak kabul edilmektedir…Bu mahallede gençlerin yüzde 80'i maalesef madde bağımlısı! Roman aileler ise bu mahallerde madde bağımlılığı mücadelesinde yalnız bırakılmış, kaderine terk edilmiş durumda” dedi.
Açıklamadan birkaç hafta sonra Purçu’nun üç ayrı bakanlığa yönelik soru önergeleri verdiği görülüyor. Sorduğu soruların çoğunun yanıtları uyuşturucu ile savaşla ilgili olağan raporların içinde bulunması gereken bilgiler. Yine, soruların bir kısmı uyuşturucu ile mücadelenin ulusal düzeydeki boyutu ile ilgili ama çoğunluğu İzmir’le ilgili özel sorular. Belli ki Purçu bu bilgilere ulaşamamış ve bu soruları sorma gereği duymuş.
Bütüncül, koordineli ve halkın desteğini alan bir yaklaşım şart
İzmir’de sorun alarm noktasına gelmişken şehirde uyuşturucu ile mücadelenin yıllık raporlarla kamuoyu ile paylaşılması da çok faydalı olabilir. Böyle bir rapor kamu görevlilerinin çok büyük fedakarlıklarla yürüttükleri bu mücadelenin daha iyi anlaşılmasını, daha çok sayıda kişi ve kurumun konuya vakıf ve katkı verebilecek noktaya gelmesini sağlayabilecektir. Önümüzdeki yıl başında hazırlanabilecek 2022 İzmir Uyuşturucu ile Mücadele Raporunda İzmir’de uyuşturucu ile mücadele ve İzmir’in zaman içinde Türkiye’de neden uyuşturucu kullanımında öne çıktığı bilimsel verilere dayanılarak anlatılabilir. Söz konusu belgede yıllar itibariyle İzmir’deki bağımlı sayısı, satıcı sayısı, vakaların yoğunlaştığı bölgeler, aşırı doz ölümleri, yaş grupları, kullanılan uyuşturucuların türleri, vb. istatistiki bilgiler ve bu bilgilere ilişkin yorumlar yer alabilir, trend analizleri yapılabilir. İzmir’in uyuşturucu ile mücadelede stratejik amaçları ile bu amaçlara ulaşmak için belirlediği ana hedefler nelerdir? Bu soruların yanıtları da raporda yer alabilir.
İzmir için henüz kamuoyu ile paylaşılmış kapsamlı bir rapor ve istatistikler olmasa da yapılan açıklamalar ile gelmeye devam eden haberler 2022’nin alarm yılı olması gerektiği izlenimi yaratıyor. Valilik açıklamaları binlerce operasyon, gözaltı ve tutuklama işlemi ile ele geçirilen tonlarca kimyasal ve uyuşturucudan bahsediyor. Bu çalışmalar çok fazla insan kaynağı, fedakârlık, ekipman ve desteğe ihtiyaç duyulabilecek türden çalışmalar. Diğer taraftan, bu ay içinde bir astsubayın katıldığı uyuşturucu operasyonunda yaralanması ve 18 yaşındaki Sinem Çiçek’in yüksek dozda uyuşturucudan ölümü endişeleri ve üzüntüyü daha da artırdı.
Uyuşturucu suçu ölümlerle, yaralanmalarla, operasyonlarla sadece kendi mecrasında işleyen bir suç türü değil. Zamanında kontrol altına alınmaması halinde bir kentin, hatta ülkenin ekonomisinin, sağlık alt yapısının, sosyal yapısının, devlet kurumlarının, siyasetinin üzerinde olağanüstü yıkıcı etkilerde bulunabilir. Bu nedenle etkili mücadele şart. Benim İzmir için önerim uyuşturucu ile mücadelede daha entegre ve koordineli bir yaklaşım oluşturulması. Yani, İzmir’deki ilgili bakanlık temsilcileri ve yerel yetkililerden, uzmanlardan oluşan bir komisyon kurulması, uyuşturucu ile ilgili strateji ve hedeflerin belirlenmesi, kamuoyunun yıllık raporlarla, özellikle uyuşturucu madde suçları ve uyuşturucu madde bağımlılığı ile ilgili hedefler ve bunların gerçekleşmeleri hakkında kurulacak bir internet sitesi ve sosyal medya hesapları üzerinden bilgilendirilmesi. Böyle bir çalışmaya İzmir halkı büyük destek verecektir. Yeter ki düzenli olarak bilgilendirilsin, nasıl yardımcı olabileceği öğretilsin, amaçlar ve hedefler tam ve tutarlı bir şekilde ortaya konsun, sonuçlar paylaşılsın.