Şaka değil gerçek! Hatta İzmir ile birlikte Türkiye’deki diğer illerde ve Avrupa’da da su kuşları sayıldı. Geçtiğimiz Pazar günü sonlanan ve iki hafta süren bu çalışmanın ismi, Kış Ortası Su Kuşu Sayımları... Kuş gözlemcileri ve araştırmacılarının gönüllü olarak katıldığı sayımlar, bu yıl İzmir’in on dört sulak alanında gerçekleşti.

Bu sayımlar su kuşlarının, sulak alanlardaki değişimlerden ne kadar etkilendiği ve yıllara göre dağılımları gibi bir yığın bilginin ortaya konmasını sağlıyor. Uzun yıllardır sulak alanlarda yapılaşma, liman yapımı gibi projelerin bu veriler ile durdurulmaya çalışıldığına tanıklık ediyorum. Ülkemizde doğa koruma adına en fazla argümanın kuş gözlemcileri ve araştırmacılarının 90ların başından bu güne gelen gözlem kayıtlarına dayandığını söyleyebilirim.

Geçtiğimiz Cumartesi günü ben de Gediz Deltası’nın su kuşlarını sayanlara katıldım. İzmir Körfezi ve 40 bin hektarlık Gediz Deltası’nın tamamındaki su kuşları bir günde dört ayrı ekip tarafından sayıldı.

Gediz Deltası’nda 90’ların başından bu yana dağınık olarak 2004 yılından itibaren ise düzenli olarak her yıl Kış Ortası Su Kuşu Sayımları (KOSKS) gerçekleştiriliyor. Kuş gözlemciliğine başladığım ilk yıllardaki KOSKS’lar ile bu yıl yapılan arasında dağlar kadar fark var.

Bir kere kayıt listelerimizde yüzlerce “tanımsız” olarak adlandırdığımız tür olurdu. Bu yıl gözlem kaydını bulunduğum ekipte ben tuttum ve bir tek tanımsız tür listeye eklemedik. Sebebi, 17 yılda gelişen teleskop ve dürbünler...

Son 5-6 yıl öncesine kadar bu sayımları sivil toplum kuruluşları ve kuş gözlem toplulukları organize eder ve kendi imkanları ile alanlara giderdi. Artık Doğa Koruma ve Mili Parklar Genel Müdürlüğü, bu sayımları sahipleniyor ve araç, personel, ekipman desteği veriyor. Toplanan verileri de derleyip rapor haline getiriyor. Halbuki önceden KOSKS’lara katılabilmek için arabası olanın gözünün içine bakardık “beni de götürsene” diye. Mevcut araç, arazi koşullarına uygun olmadığı zaman çamura batan arabayı çıkarmak için uğraşırdık. Toplu taşıma ile sulak alanlara gidip saatlerce soğuk ve yağışlı havada yürüyerek sayım yaptığımız da çok oldu. Bu zorluğu, KOSKS’a katılan herkes yaşadığı için sonrasında paylaşacak bir yığın hikaye olurdu. Konfor artınca muhabbet azaldı... Bir diğer ve bence en önemli fark; son yıllarda KOSKS’ların güneşli havalarda yapılıyor olması. Islanmak da artık mazi... İklim değişikliği, her yıl aynı tarih aralığında yapılan bu organizasyonu da etkiledi.

Gediz Deltası’nda bu yıl bir fark daha vardı. Organizasyona emek veren Tarım ve Orman Bakanlığı 4. Bölge Müdürlüğü, Doğa Derneği ve gönüllü kuş gözlemcilerinin yanına İzmir Büyükşehir Belediyesi eklendi. Bu ilk kez oldu... Belediyenin deltadaki koruma ve araştırma çalışmalarını sahiplendiğini söylemde bırakmayıp eyleme dönüştürmeye başlaması umut verici.

***

Kuş gözlemcileri hakkında “Bu insanlar deli mi ya da kuşlara bakmanın ne faydası var” gibi soruların olabilir. Benim cevabım şöyle; Kuşların mevsime göre değişen davranışlarını, Türkiye’deki 500’e yakın kuş türünü keşfetmekten keyif alan insanlar. Üstelik bunu yaparken sulak alanlardaki değişimleri ve diğer canlıları de tanıma fırsatı buluyorlar. Gözlem kayıtlarını, bilimsel araştırmalar ya da koruma çalışmalarına hizmet etmesi için www.ebird.com adlı online veri bankasına kaydediyorlar. Bunların hiç biri bildiğim kadarıyla delilik emaresi değil... Keşfetme arzusu...

Buna kendi cevabını bulmak için vapurda martılara daha dikkatli bakmanı öneririm. Cevabın, hepsinin aynı olmadığını fark ettiğin an hissedeceğin duyguda gizli.