Son günlerde Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ile iktidar arasında bir tartışma sürüyor.

Cemil Tugay, iktidarın İzmir’i sevmediğini söylüyor, iktidarın insanları mevzuyu minder dışına taşıdıktan sonra bu sefer muhalefet o minder dışında güreşiyor.

Oysa İzmirli gerçekten sevilmediğini düşünüyor. Bunun belli nedenleri var. Başlıcalarını saymak isterim. Mesela Alsancak’taki eski elektrik fabrikası. Senelerdir İzmir Belediyesi bu binayı istiyor. Havagazı ile başlayan bir şeritte kültür binası olarak kullanmak istiyor. Ve fakat iktidar burayı asla vermiyor. Daha yeni sonsuz katlı bina yapma planları ortaya çıktı.

Mesela, Mavişehir’deki flamingolara ait olan alan. Defalarca ihaleye çıktı ve iktidara yakın olan insanlar tarafından satın alındı. İzmirli oraya bina yapılmasını asla istemiyor, ama Ak partisi iktidarı yılmadan, bıkmadan bina yapmaya çalışıyor. Mesela yıkılan Buca Cezaevinin arsası. İzmirli oraya bir park yapmak, Buca’nın eski güzelliklerini yerine getirmek istiyor. Ama iktidar toplu konut yapılmasını istiyor. Hadise sürüncemede kalmış durumda, birisinin pes etmesi bekleniyor.

Ak partisi gelmeden önce Bayraklı’da hala bamya tarlaları vardı. Bu şehirde yaşayan kimse ama kimse o tarlaların acayip yükseklikteki binalarla dolmasını istemedi. Ve fakat çoğu Ankara’dan alınan kararlarla kuleler birbiri ardına geldi. Bu kadar trafiği kaldıracak yolumuz hiç olmadı.

Çeşme’deki planlamaya, çeşmeye yapılacaklara, yüz yıllardır İzmirlinin nefes almak için gittiği Çeşme adasının resmen zenginlere ayrılmış ayrıcalıklı bir yere dönüştürülmesine
İzmirli razı değil. Bunlar yapılsın diye atanan kayyumları görüyor ve duyuyor.

İstanbul’a, Ankara’ya gidenler görecektir, şehrin metroları ulaştırma bakanlığı sembolleri ile gösterilir. İzmir’de bir metrecik bile olsun bakanlık metrosu bulunmamakta. Ankara’dan yapılan tek ulaşım yatırımı İzmir’e daha hızlı gelmek için ve pek de kullanılmayan Konak tüneli.

Mesela İzban. Çok büyüyebilir, İzmir’in her bir ilçesini İzmir’e bağlayabilir. İzmir buna hazır ve çok da istiyor. Ama merkezi yönetimin ortaklığı bu genişlemeye izin vermiyor. En
azından İzmirli bunu böyle düşünüyor.

Türkiye’nin uluslarası oyunları düzenleyen nadir stadyumlarından birisi olan Atatürk Spor kompleksi kaderine bırakılmış durumda. Yıkılma tehlikesi olduğu için seyircili maç
oynanmıyor. İktidar, ülkenin her yerine stadyumlar yaparken İzmir’i bunun için yalvarttırıyor.

Bununla birlikte 2019-2023 tarihleri arasında iktidar İzmir’den 890,9 milyar lira vergi toplarken bunun ancak 44,7 milyarını İzmir Büyükşehir Belediyesine aktarmış. Yani
İzmir’den topladığının ancak ve ancak 20 de birini İzmir’e geri göndermiş. Merkezi idarenin bu yıllar arasında İzmir’de yaptığı yatırım ancak 20,6 milyar tutarında.

Bununla birlikte İzmir’in sosyal hayatının en büyük renklerinden biri olan LGBT’ler örselenmiş, onur yürüyüşleri iptal edildi. Ezelden beri Türk kadınına varlığı ve duruşu ile
örnek olan İzmir Kadınının yürüyüşlerine kolluk kuvvetinin şiddeti ve kan bulaştı.

Bunlarla beraber başımıza bir deprem geldiğinde, bir yangın çıktığında, bir sel olduğunda kendimizi yalnız hissediyoruz. Bir başımıza, çaresiz hissediyoruz. Yardıma gelenler
yardıma geldiklerini göstermek, tüm cihana duyurmak için çabalamaktan bizim açımıza kör kalıyor.

Hal böyleken, biz seni sevdik, onu sevmedik, öbürküsü fena değildi kavgası biraz çocukca ve minder dışında kalıyor. İzmirli kendisini Ankara tarafından ihmal edilmiş görüyor. Diğer şehirlerde neler yapıldığını, ne kadar para alınıp ne kadar para verildiğini hep görüyor. İzmirli geçmişte de sözlere aldanmadı, bugun de aldanmıyor. İzmirli, Ankara tarafından sevildiğini asla hissetmiyor.