Kıyılarımız nasıl da halka kapatılmış, yasaklanmış!
Oysa "kıyılarımız devletin hüküm ve tasarrufu altındadır." Kullanımlarında öncelikle kamu yararı gözetilir. Dolaysıyla, herkes eşit olarak özgürce yararlanabilir...
Kıyılar kamusal mal niteliğindedirler. Anayasa ve Kıyı Yasası ile düzenlenmişlerdir.
Denizler, doğal ve yapay göller, akarsuların kıyıları, tüm sahil şeritlerine ait düzenlemelerde, kamu yararı ve kamunun yasaksız, engelsiz yararlanması koşullarıyla düzenlenmişlerdir.
Ama gerçeğimiz elbette böyle değil!
Sermaye Tanrısı, yasalarımızın uygulanmasını engellemektedir.
Tüketici Dernekleri, çeşitli çevre ve sivil örgütlenmeler, hukukçular sadece denizden yararlanmak isteyenlerden her ne isim altında olursa olsun ücret istenmesinin Anayasa ve yasalara aykırı olduğunu haykırmaktadırlar!
Bu sesleri duyanlar ve görevlerini yerine getirenler var mı?
Adı bozuk ama Arapça olmadığı için levhaları sökülmeyen, yasa dışı uygulamaları engellenmeyen Beach Club namlı işletmelerin kapladığı kıyı ve sahillerden denize girmeniz olası mıdır?
Sakın denemeyin! Anında özel güvenlik ve korumaları üzerinize atlarlar! İmdadınıza yetişecek her hangi bir kolluk kuvveti de yoktur. Bilginiz olsun.
Sahillerdeki ve koylardaki otellerin durumunu sorduğunuzu duyar gibiyim.
Önlerindeki deniz tam anlamıyla onların malı ve sermayelerinin bir parçasıdır. Koyları şamandıralarla, kulvarlarla kapatmışlardır. Ayrıca iskeleleri, deniz üstündeki güneşlenme alanları da vardır!
Gereksinimleri olan yatırım alanları, başkaca hiçbir ağaca zarar vermeden uzmanlarca yakılan ormanlarımızdan üretilmiştir. Bariyerleri aşıp, aracınızla onların gasp ettiği yolları bile kullanamazsınız.
Bu koşullarda herhalde deniz veya karayolundan buralara yaklaşmayı düşünmüyorsunuzdur bile!
Siz, siz olun ve "Kıyılar özel mülkiyete konu olamaz; Türkiye'de mülkiyet hukuku yönünden kıyılar; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 43. maddesi ve Türk Medeni Kanunu'nun 715. maddesine göre 'devletin hüküm ve tasarrufu altındaki' yerlerdendir. Böylesi alanların belirli bir zümre veya kişi mülkiyetine konu olması mümkün değildir" diyenlere inanmayın.
Sermaye Tanrısı, bu ülkede tam anlamıyla egemenliğini kurmuştur ve çarpar!
"Deniz kenarlarına yapılan evler, binalar da ne oluyor?" diyorsunuz.
Evet, kıyı kenar çizgisinden itibaren ilk 100 metre içerisinde özel mülkiyetler bulunsa da burada yapı yapılması ilgili kanuna göre yasaklanmıştır. Ama...
Ne Anayasa ne de yasalar, sermayenin destekçisi ve görevlileri yapılanlara engel olmamaktadırlar. Olmazlar da; egemenlik onlardadır!
Oysa Anayasa'yı halk yapar ve oylar. TBMM'de bu Anayasa'ya uygun yasalar ve mevzuatlar üretilir. Bakanlıklar, bürokratlar ve teknokratlar da bunları uygularlar; uygulamak zorundadırlar. Halk onlara neyi nasıl yapacaklarını emretmiştir çünkü.
Ama Anayasa'ya, yasalara ve halkın isteklerine, istemlerine uygun davranılmıyorsa halk demokratik ve yasal tepkisini koyma hakkına sahiptir.
Sahillere, kumsallara gidip istediği gibi ücretsiz ve hiçbir ad altında ödeme yapmadan yararlanabilir. Bunun için örgütlenebilir ve topluca beğendikleri alana gidip denizlerine de girerler güneşlenirler de.
Hayırlı yüzmeler ve güneşlenmeler diliyorum halkımıza...