Ülke olarak Cumhuriyet tarihimizin en kötü yönetimiyle çok zor günler yaşadığımız yetmiyormuş gibi sınır ülkelerde, yakın coğrafyalarda yaşanan savaşlar, sıkıntılarımızı ve endişelerimizi katlıyor. Çünkü kötü yönetimin neden olduğu ekonomik çöküş, savaş şartlarının getirdiği ağır yük ile birleşince, ülke olarak daha büyük bir belirsizliğe doğru sürükleniyoruz.
Toplumun her kesiminde ‘yarınlarımız nasıl olacak, rahata ve huzura kavuşacak mıyız’ kaygısı hakim. Mevcut kara tablonun sorumluları, buradan çıkışın çaresi olmadığı gibi bekaları için dış borçlanmaya ve inanılmaz faiz yüküne imza atıp, üç kuşak ötesini ipotek altına almaktan da çekinmiyor. Her gün, mal ve hizmetlerdeki fiyat artışları ile başa çıkmaya, becerebilirse ‘doymaya odaklı’ gıda tedariki ile gününü geçirmeye çalışan halk, tefecilerden alınan borcun ve tarihin en yüksek faiz ödemesinin ne kadar farkında?
Hazine bitik, alınan borçlar bizi geçtim, gelecek kaç kuşağı borç batağına sürüklüyor, halkın yüzde kaçı biliyor? Akaryakıta gelen zamların, kur korumalı mevduat garabeti ile zenginin cebine devletin kasasından para aktarıldığını görmüyor mu? Asgari ücretten, emekliden vergi al, git bunları zenginin cebine koy!.. Bu ve bunun gibi, soyulduğumuzun resmi olan yüzlerce örnek ortadayken hala seçmenin yüzde 30-35’i nasıl olur da desteğini sürdürebiliyor? Tamam, din tacirliğine ve cehalete olanca güçleriyle abanıyorlar da sonuçta bunların da evlerinde tencere kaynamıyor mu? Gözlere bu kadar mı perde inmiş?..
Bir avuç yandaş ve sistemden beslenenler hariç; halk perişanlık içinde ama günü geçirmeye çalışırken acaba tünelin ucunda ışık görüyor mu?.. Yoksa ışık zayıf olduğu için mi, kararsızlar, sandığa gitmeyeceğim diyenler en büyük oy oranını en büyük parti neredeyse…
Kendi adıma yıllardır ‘umut yoksa hayatta yok’ diyenlerden olduğum için moralimi bozmamaya, ağır yıkıma rağmen ‘bunun da üstesinden geliriz’ demeye çalışıyorum. Ama bunun da altını fazla dolduramıyorum açıkçası… Muhalefete bakıyorum, toplumda yarattıkları heyecan ve umut dalgasının çok yetersiz olduğunu görüyorum. Zaten tersi olsa, bu kadar kararsız olur muydu?
Evet, bu iktidar 20 yıldır içimizi kuruttu, yaşam enerjimizi sömürdü, büyük çoğunluk tepkisiz, duyarsız hale geldi. Suya atılan ve suyun kaynamakta olduğunun farkına bile varmadan haşlanan kurbağalar misali!..
Hala gözümüz muhalefette…Toplumun karşısına halkı kucaklayıp, kararsızları ikna edecek uyum ve ittifak politikalarıyla çıkmalarını bekliyoruz. Erdoğan’la laf yarıştıran haftalık grup konuşmalarıyla değil…