Durmadan bize kanal itelemeye çalışıyorlar. Sürekli gündemimize dayatılan, gündeminde asla biz olmadığımız, çevre çeperimizi yakıp yıkacak, cebimizi bırak, -kaldıysa- yastık altında tuttuklarımıza kadar gözünü dikmiş bir karabasanı; romantik bir günbatımıymışçasına histerik bir tutkuyla tarif edilen ve en parlak, en şatafatlı, en pahalı reklamlarla süslenen bu kanal tek kanalımız, tek gündemimiz olsun istiyorlar. Üstelik bunun neden böyle olması gerektiğini kamuya tevdi eden malumattar muhtekirler de var bu kanalda ki kendileri kamusal aleksitimilerini, zübüklüğünü ve hödüklüğünü; muhtelis eşrafına olan dalkavuklarıyla örtmeye çalışan tufeyli ve bol salyalı sürüngenlerdir. Bu kanal ki onların değirmenine su taşımak için vardır.
Bu kanalı bize dayatmak zorundalar zira varlıkları bu kanalın varlığına armağan olmak üzere… Nasıl yapacaklarını biliyorlar zira mütemadiyen bunların kamuoyu yoklamaları ile yoklanmaktayız, seçimleri ile tatmin olmaktayız. Bu hayat senin için, yaşamı belirlemeye devam et. Oylamaya geldik oylamaya, reytinglerde oran olmaya. Sen seçiyorsun, sen izliyorsun, sen alıyorsun, sen tıklıyorsun, sen takip ediyorsun, sen takip ediliyorsun, günün sonunda sen “gidecek yerim yok, yaşanmaya değer bir hayatımda” diyor ve intihar ediyorsun. Evet bu kanalı sen seçiyorsun, bu televizyon senin.
Kapat o ekranı, o kanal bizim hayatımızı göstermiyor sevgili seyirci. “O kanal bizim televizyonda çekmiyor” de. 2324 lira reyting olmaya bile yetmiyor de. Sadece geçen yıl ölen 474 kadın artık o kanalı izleyemiyor de. Üniversitede aşsız, mezun olunca işsiz bırakacağınız öğrenciler o kanalda boğulmak istemiyor de. O kanalı açarlar veya açamazlar, onu zaman gösterecek ama bırak o kanalın reyting savaşı, çıkar çatışması, rant kavgası meraklısını vursun. O kanal bizim televizyonda çekmiyor.