Lily, 1921 Moskova doğumluydu.

Küçük bir çocukken kafaya takmıştı: O, karada yaşamayacak, uçacaktı! On beş yaşında havacılık kulübüne katılmak için başvurdu. Fakat yaş sınırı on yedi olduğu için reddedildi. Yılmadı, eline geçen tüm havacılık kitaplarını okudu ve bilgisiyle kulüp yönetimini etkileyerek, on altı yaşında kulübe katıldı.

***

Havadayken pek çok erkek pilotun yapamadıklarını yapan Lily, minicik boyuyla, narin görünümlü sarışın, güzel bir kadındı…

Ancak ne yaparsa yapsın komutanının gözünde bir savaş pilotu değil, yalnızca bir "kadın" olarak görülen Lily, uzun süre uçma izni alamadı. Zaman geçti, sonunda Alexei Solomaten adlı bir pilot önce Lily'e "aşık", ardından da uçma iznini koparmasına "yardımcı" oldu.

***

Ancak Lily'nin şansı her zaman yaver gitmiyordu. Savaşın bu küçük kadına bazı kötü sürprizleri vardı. Bir haziran akşamı, Lily ve diğer pilotlar Alexei'in yeni bir pilot ile it dalaşı yapmasını izliyorlardı. Alexei sonunda pilotun cesaretini kırdı ve savaştan çekilmeye zorladı.

Fakat düşük irtifada ve çok yavaş uçuyordu. Uçağı, kanadı üzerinde takla attı ve burun üstü yere çakıldı. 

Sevdiği adamın gözlerinin önünde yok oluşunu izleyen Lily uçağa koştu. Alexei'in bedeni tamamen ezilmişti. Paraşüt bezine sarılı kanlı bedenin yanına diz çöktü, alnına son bir öpücük kondurdu ve Alexei'in kendine hediyesi olan küçük, tahta saplı bir bıçağı O'nun yanına bıraktı. Koğuşuna döndü. Ağlayamadı.

***

Lily yalnız kalmıştı. Yeni uçağına karakteristik işareti olan "beyaz gülü" boyatıp kendini savaşa verdi. Savaş tanrısıyla son randevusuna ise 1 Ağustos 1943'te çıktı. Alman uçaklarının hepsi O'nun "beyaz gül işaretli" uçağına saldırdılar. Belki sekiz avcı vardı peşinde. "Beyaz gül", katilleri üzerine çekmişti. Ve "Stalingrad'ın beyaz gülü" o gün soldu. Lily Litvak öldüğünde 22 yaşındaydı.

***

Bizler şimdi, antiaging'lerle kazık çakmaya uğraşalım, estetiklerle derimizi çekiştirelim, genç kalmak, uzun yaşamak için çırpınalım duralım.

 Bahçesinde çiçeklerin, kelebeklerin, börtü böceğin ama meyveli ağaçlarında kuşların yaşamadığı bir eve kat üstüne kat çıkmaya benziyor bu yaptığımız. 

Asıl, Stalingrad'ın Beyaz Gülü'nün 22 yıllık, tıpkı bedeni gibi "küçücük" yaşamına sığdırdığına "hayat" derim işte ben! 

Uzun ve sakil (sakin) bir ömrü, hakkını vere vere geçireceğim, tutkunun peşinde dilim bir karış dışarda koşuşturacağım, savaşmaktan hiç korkmayacağım "sayılı güne" yeğ tutarım. Savaşçı bir kadının cesaretine sahip olmayı yani…

***

Ve… Tıpkı Lily Litvak misali birçok efsane kadın savaşçı gibi…

Kara Harp Okulundan Teğmen Ebru Eroğlu…

Deniz Harp Okulundan Teğmen Şeyda Yıldırım…

Hava Harp Okulundan Teğmen İkra Kuyumcu...

Sizlerin ve yemin ettiğiniz silah arkadaşlarınızın, eğitiminiz, Mustafa Kemal sevdanız, bağımsızlık, laiklik inancınızla ışıldayan kılıçlarınız yüreğimizde parladı…

O kılıçların ve sizin başımın üzerinde yeri var benim canım evlatçıklarım.

Kim sizden rahatsız olup korkuyorsa düşmanımız o işte…

“… İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahların olacaktır…!”

Aklımızda bu sözler…

Yemininizde hitabe!