Ödemiş’te ‘Katı Atık Deponi Alanı’ için yatırım yapılıyor. Karşı olanlar var elbette memnuniyetle karşılayanlar da; her şey zıddıyla var olduğuna göre...
Herkes atık üretiyor veya gereksinimleri için üretim yapılırken ürüyor; evsel atıklar, tehlikeli atıklar, nükleer atıklar... Ama kimse bu atıklarla bir arada olmak istemiyor. Ben tüketeyim, gereksinimlerim karşılansın ama her ne türlü olursa olsun benim yaşam alanlarımda bu gereksinimlerim için veya ben tükettiğim için oluşan atıklar bulunmasın. Bunları nereye götürürseniz götürün, ne yaparsanız yapın!
Hiçbir ilçe kendi sınırları içinde katı atık deponi alanı olsun istemiyor! Peki ne olacak bu atıklar? Türkiye, atıklarını başka bir ülkeye gönderebilecek konumda da olmadığına göre? Hatta başka ülkelerin tehlikeli atıklarını bile kabul edecek koşullardayken, başka ülkelerin çöplüğüyken... Gemi sökümün getirdiği tehlikeli atıkları, Gaziemir’deki radyoaktivite bulaşığı atıkları bir düşünün derim. Bir de tehlikeli atıklar üreten yatırımları ülkemize “sanayileşiyorsunuz...” diye kaydırırlarken. Demir çelikler ve madencilik, tekstil, kâğıt, dericilik gibileri... Üstelik çok enerji de tüketirler çok da su!
Denetim yok nasıl olsa. Haydi kamuoyunun gazını almak için cezalandırdılar ve para cezası verdiler. Bu ceza onları caydırır mı veya bunlar tahsil edilebiliyor mudur?
Gelelim tekrar Ödemiş’teki deponi alanına:
Öncelikle tarım alanlarında yapılmadığını umalım ve sonra yerüstü olsun yeraltı olsun sularımızı kirletmeyecek yapıda, sızdırmaz killi bir alana kurulmuş olsun. Hava kirliliğini engelleyecek, küresel ısınmaya neden olmayacak şekilde de projelendirilmiştir dileyelim. Öyle ya metan gazı çıkışı hem yangınlara hem de küresel ısınmaya neden olmuyor mu? Türkiye’deki orman yangınlarının yüzde sekizi katı atıkların vahşi depolanması nedeniyledir.
Bu tür yatırımların devlet organları dışında da denetlenebilirliğine olanak sağlanmalıdır. Öncelikle yerelin kendi seçtiği kişilerden, ilin en örgütlü ekoloji-çevre örgütünden, uzman odalardan ki, TMMOB’den denetçiler yetkilendirilmelidirler. İşte o zaman kimsenin itirazı olmaz. Halk kendi denetimini kendi yapınca... Ondan sonra atıkların azaltılması, geri kazanılması, dönüştürülmesi, değerlendirilmesine sıra gelsin.
Büyükşehir bu denetim mekanizmasını kurar mı? Halkçıysa, demokratsa, ekolojistse neden kurmasın ki?