Orta Doğu günümüzde, emperyalist güçlerin ‘’paylaşım’’ sürecini yaşıyor.

Dün olduğu gibi bugünde Orta Doğu; emperyalistlerin ‘’paylaşım alanı’’ olmak özelliğiyle acıların, ölümlerin merkezi olmuştur.
Orta Doğu’nun petrolleri ve doğal zenginlikleri; emperyalistlerin hep iştahını kabartmıştır.
Bu nedenle; İsrail, Amerika’nın Orta Doğu’daki bekçisi, kalesi, vekili olmuştur.
Bu arada; dünyaya dağılmış vatansız Yahudilerin ilk devleti İsrail, 1948 yılında kurulduğunda varlığını kabul ettirme mücadelesini sürdürmeye başlamış, Orta Doğu’daki Arap ülkeleri ise bu yerleşimi kabul etmemişler ve başlayan çatışma süreci, aralıksız olarak bugüne kadar sürmüştür.

Emperyalist güçler, başta Amerika olmak üzere bölgedeki vekili İsrail eliyle bölgeyi kontrol altında tutma kararını uygulamayı sürdürmektedir.

Bu nedenle; emperyalist güçler, İsrail ile Filistin arasında bir barışın ve uzlaşmanın sağlanmasını istemiyorlar.
Böylesine bir ortamda Hamas; ‘’baskın’’ saldırıyla başarılı olmuş, birlikleri İsrail’e girmiş, esirleri alarak gücünü göstermiştir.
Hamas’ın bu hamlesi içeride ‘’sıkışık’’ durumda olan Netanyahu’nun işine yaramış,’’ savaş ilan ederek kendini kurtarma yolunu seçmiştir.
Ancak; Netanyahu ölçüyü kaçırınca İsrail’in ‘’nefsi müdafa’’ refleksi; saldırgan bir zulüm savaşına dönmüştür.

İsrail, bu politikasıyla yayılmacı emperyalist kimliğe dönüşmüştür. İsrail, Amerika’nın ve Avrupa’nın silah ve geniş anlamda desteğiyle, arkasında konumlanmasıyla Gazze’deki Filistin halkının üzerine çökmüş, havadan bombalarla, füze saldırılarıyla Gazze’yi yerle bir etmiş; hastaneleri, okulları, konutları, camileri, kiliseleri, resmi kurum binalarını enkaza çevirmiştir.

Böylece; ölenler, yaralananlar, göç edenler, yurtlarını kaybedenler, İsrail’in yaşanan bu vahşi saldırılarıyla ‘’insanlık dramı’’nın kurbanı olmuşlardır.
Savaş; Gazze’de kadınların çocukların felaketi olmuştur.
İsrail’in bombalarıyla binlerce Gazze’li kadınlar, çocuklar ölmüş, binlercesi de yaralanmıştır. İsrail’in havadan bombalaması ve füze saldırılarıyla ölen ve yaralanan binlerce Gazze’linin üçte ikisi kadın ve çocuklardan oluşuyor.

BARIŞ; EN KUTSAL DEĞERDİR

Hamas-İsrail savaşını durdurmak için her şey yapılmalıdır.
Barış; uğrunda mücadele edilmesi gereken en kutsal değerlerden biridir.
Ancak; barış ‘’teslim olarak değil’’, ‘’eşit koşullarda sağlanan’’ bir hedef olduğu zaman değerlidir.
Cumhuriyet’imizin kurucusu ulu önder Atatürk; ‘’bir milletin hayatı tehlikede olmadığı sürece savaş bir cinayettir’’ felsefesiyle ‘’YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ’’ ilkesini oluşturmuştur.
Böylece; Atatürk savaşın da barışın da kutsalı oldu. Türk ulusu olarak Atatürk’ e minnetimiz sonsuzdur.
Türkiye’nin ulusal Kurtuluş Savaşı, ‘’kutsal’’ bir savaştır. Ulusal kurtuluş savaşımızın Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk; büyük zaferiyle ülkemizi işgalden, insanımızı esaretten kurtararak bütün dünyaya büyük devletlerin de yenileceğini göstermiştir. Mazlum milletlerin esaretten ve sömürgelikten kurtuluş savaşlarının hepsinde örnek; bizim kurtuluş savaşımız olmuştur.
Bu arada; Türkiye, bir yandan ‘’itidal’’ politikasını sürdürürken, diğer yandan da barışın tesisi için ‘’GARANTÖRLÜK’’ teziyle diplomatik girişimlerini yoğun bir şekilde sürdürüyor.
Ne yazık ki; Araplar ise, kendi aralarında anlaşamadıkları gibi, Filistin’ e olan desteklerini de giderek azaltıyorlar.
Oysa; ABD, bölgedeki askeri gücünü artırmaya devam ediyor, İsrail’e asker gönderiyor, yeni füze savunma sistemi kuruyor, savaş taktiği veriyor.
Avrupa devletleri de İsrail’in yanında konumlanmaya devam ediyor, Cumhurbaşkanları, Başbakanları ardı arkası kesilmeden İsrail’e destek ziyaretinde bulunuyorlar. Bu tablo karşısında Araplara ne demeliyiz?

SONUÇ OLARAK: İsrail; Gazze’ de etnik temizlik yürütüyor, insanlığa karşı suç işliyor.
Dünya seyrediyor.